🕹️ Bişnev In Ney Çün Hikâyet Mîküned Ez Cüdâyîhâ Şikâyet Mîküned

BiSnev ez ney çün hikâyet miküned Ez cüdeyihâ Sikâyet mîküned (Masnavi I: 1) TRANSLITERATION OF THE PERSIAN BAYT FROM THE MASNAVI POEM: be-sh'naw az nay chûn Hikâyat mê-kon-ad az jodâ'îy-hâ shikâyat mê-kon-ad ENGLISH TRANSLATION OF THE FIRST VERSE OF THE MASNAVI: Listen to the reed (flute) since it is telling a story; it is Bişnevez ney çün hikâyet mî küned, Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned. diye intişâr ve iştihâr etmiş olan bu beytin yazma ve eski nushalara mu¬vâfık şekli baştaki gibidir. Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım, der, Dün mektebe vardî, bugün üstâd olayım der. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. كز نيستان تا مرا ببريده‏اند در نفيرم مرد و زن ناليده‏اند Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Bişnevin ney çün hikâyet mîküned. Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned. Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned . Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. كز نيستان تا مرا ببريده‏اند در نفيرم مرد و زن ناليده‏اند Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend . Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Bişnevin ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. Dinle kâinat kitâbından bize neler hikâyet eder. Kendi dillerince neler konuşurlar. Sâhi var mı dilleri? Hepsi kendi âleminde tesbîhatta. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned. Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. 3; 19; Bişnev in ney çün hikâyet mîküned . Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned. Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. كز نيستان تا مرا ببريده‏اند. در نفيرم مرد و زن ناليده‏اند. Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend . Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Qalg0g. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk ‏ Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem ‏ Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men Vez derûn-i men necüst esrâr-i men ‏ Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd Her ki în âteş nedâred nîst bâd Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd Ney harîf-i herki ez yârî bürîd Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd Ney hadîs-i râh-i pür mîküned Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm 13 Ocak 2008 1332 ALI IHSAN TUKEL Kapalı fuzili hocam saygılar... hiç olmaya devam edelim o zaman! 13 Ocak 2008 1336 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Eşek misin İsa mıİsîye bak rağbet-i har eylemeTab?ını akl üzre server eyleme 2/1871tercümesi____________Eşek de sensin, eşeğe binen de. Eşek senin maddi varlığın, yontulmamış tabiatındır. O eşeği sürüp götüren aklın ve ruhun ise İsaya benzer. Sen İsaya değer ver, eşeğe değil. Eşeğe benzeyen tabiatını akıl İsasının üzerine çıkarma. Bırak bedenin ruhuna hizmet etsin, ulvi gayelerin peşinde yorulsun. Yakışığı kölenin şaha hizmetidir, şahın köleye değil!Günümüz insanı malesef bunun tersini yapmaktadır,insanlar birer nefis kölesi haline dönmüş,maddiyata önem veririken bir çok mana değerleri unutulanlar arasında komşuluk ve akraba ziyaretleri en önde olanlardandır... 13 Ocak 2008 1341 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Sen bu libas değilsinBil ki oldu rûha ten gûyâ libâsBî-libâs ol lâbisi kıl iltibâs 3/1616tercümesi______________Sen insan bedenini insanın kendisi sanmadasın. Oysa bu beden ruhun elbisesinden başka nedir ki? Hiç insanın değeri giydiği elbiseyle ölçülür mü? Değer ya da değersizlik onun ruhuyla ilgildir, bedeniyle değil. O halde sen gözünü ten elbisesinden çek de o libasın içindekine dikkat et. Şekle değil manaya şekilce benzerlik insan olmaya yetseydi iyi de kötü de bir olurdu. 13 Ocak 2008 1343 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Sen devesin akıl deveciAkl-ı tu hemçün şütürbân tu şütürMîküşâned her taraf der-hükm-i murAkl-i aklend evliyâ vü enbiyâBer-misâl-i üştürân tâ-intihâ 1/2597tercümesi______________Deve yük taşımakta güçlüdür ama kendi başına iş göremez. Her devenin başında bir sahibi vardır. Devenin de gözü var ama o kendi gözünü bırakır sahibinin gözünü göz edinir. Deve kendi aklını ve isteğini sahibinin aklına ve isteğine kurban istediği yere değil çekildiği tarafa gider. Sen de tence deve gibisin, aklınsa deveci. Akıl tenini her tarafa çeker, tenine değil aklına uy. Nebi ve kamil velilerse aklın aklıdırlar; bütün diğer akılları bir deve katarı gibi çekip götürürler. Akıllılık daha üstün akla uymaktır,kendi aklına değil. 13 Ocak 2008 1345 sbengisu42 Müsteşar ben yazı yazmaktan kendimi alamıyorum Ali hocam..biraz parazit olacak linkte affola...Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok,Nice elbiseler gördüm içinde insan yokHz. Mevlana 13 Ocak 2008 1350 ALI IHSAN TUKEL Kapalı parazit ne kelime sbengisu42 hocam..sultandan gönül incilerini artık sizden bekliyoruz...devam edin efendim...rica ederim...biz hiç olmaya gelmedikmi? 13 Ocak 2008 1353 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Kamil ve hamın eliKâmilî ger hâk gired zer şevedNâkıs er zer bürd hâkister şeved 1/1674Hamla olgunun bir farkı eldeki imkanı kullanış biçimidir. Olgun kişi toprağı ellese altın kesilir. O kötülükten bile iyilik çıkarır, imkansızlığı imkana çevirir. Leşin kokusunu duymaz da parlayan dişlerine hayran olur. Güneş gibi çiği pişirir, misk gibi yaklaşanı kokular. Nasipsiz hamın elindeyse altın bile küle döner. Kendi yumsuzluğunu çevresine de bulaştırır,düşerken başkalarını da düşürür. Değer bilmediği için altın değerindeki insanlar onun yanında geçmez mangıra döner, hor ve hakir duruma düşerler. Şeker ekmek olur muGer şekerler olsa şekl-i kurs-ı nânNan değil ta?mı şekerdir bî-gümân 1/2980Dış benzerliği iç benzerliği demek değil. Nasıl ki şekeri ekmek şekline de soksan tadı ekmek değil yine şekerdir. Yediğin şeyin şeker mi ekmek olduğunu bilmek için tatmak lazım. Gözün tatmadan yana nasibi yok çünkü. O halde kalıbı şekere benzeyen her adamı da şeker sanma. Bu dünya elbisesiz adamlar ve adamsız elbiselerle doludur. 13 Ocak 2008 1353 sbengisu42 Müsteşar Ali hocam okumak çok zevkli..arada bir ekleme yaparım lakin incileri yazmaya devam ediniz .. 13 Ocak 2008 1356 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Balık resmi su içer miNakş-ı mâhîra çi deryâ vü çi hâkReng-i Hindûra çi sabûn u çi zâk 1/2866Canlı balık için deniz hayat kara ölümdür. Ama kağıda bir balık resmi yapsan onun ne denizden haberi olur, ne karadan. Bunların benzerliği sadece şekilden ibarettir. İnsanların kimisi de yalnız kalıp insanıdır. Dışardan bakınca onların gözü kulağı, dili dudağı var sanırsın. Gerçekteyse kalıbın burnu yoktur ki iyilikten bir koku alsın, kulağı ve gözü yoktur ki hayırlı sözleri işitsin, güzeli görsün. Yüzü kara zenciye sabun da bir kara boya da. Gerçek zenci ise gönül zencisidir. O gönlün terazisi kırıktır; bu yüzden iyilikle kötülüğün farkını tartamaz. 13 Ocak 2008 1404 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Gündüz mumu kim yakarRûz-ı Rûşen her ki o cûyed çerâğAyn cesten kûriyeş dâred belâğ Kim çerağ isterse gündüzde ayanOl talep kör olduğun eyler beyantercümesi___________________________________________Güneş ortalığı aydınlatmışken mum yakmaya kalkmak ortalığa?ben körüm? diye bağırmaktan başka nedir . Güneşin parlaklığından yarasaya ne fayda. O körlüğü kendine değil güneşe hamletmeye kalkar. Ey vahiy güneşi doğmuşken akıl mumuyla aydınlanmaya kalkan yarasa tabiatlı ! Güneşin ışığında kusur yok; kusur senin gözlerinde. ifadesiyle senin güneşten anladığın ısıdan ibaretGer şu?â-ı âfitab pür zi-nûrGayr-ı germî mî-neyâbed çeşm-i kûr Güneşin par par parlayan ışığıyla bütün alem dolup taşsa körün gözün bundan bir nasibi yok. Onun bütün kısmeti sırtına vuran ısıdan ibaret. Güneşin bin bir nimeti var, onu bir mangal mevkiine indirmek caiz mi? Akıl ve idrak körü de değerli bir şeyi kendi idrakine kendi seviyesine indirir de güneşi mangal, altını pul eder. 13 Ocak 2008 1424 sbengisu42 Müsteşar Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.. 13 Ocak 2008 1450 masal_1 Kapalı Ali hocam izninizle ben de bir katkıda bulunayım Kendimden nereye kaçayımBenki hasmem hem yine bende-gürîzTâ ebed olmakda kârım hîz hîzBir düşmanı olan ondan kaçıp uzaklaşınca kurtulur. Ama benim halim bir değişik Zira kaçan da benim kovalayan da. Ben kendi kendime hasm olmuş,kendi yolumu kesmişim. Bir yanım iyiliğe koşmakta diğer yanım ona çelme takmakta. Ne denizlerin dibine dalmak, ne göklere çıkmak beni paklar. İnsan kendi kendisinden nasıl kaçar, gölgesinden nasıl kurtulur. O halde kendimi ıslah etmediğim takdirde bu kaçıp kovalamadan ta kıyamete kadar bana kurtuluş yok. 14 Ocak 2008 1312 İzİm Kapalı Paylaşım yapan arkadaşlara teşekkür Neyzenler ile ilgili bilgide verirseniz ve özellikle Ali Beyin ilk başdaki kamışın hayat akışı ile ilgili yorumları çok bir yetenek ve güzel bir paylaşım edin bence... 14 Ocak 2008 2329 ALI IHSAN TUKEL Kapalı İzİm;*paylaşım yapalım,*şipariş vermeyelim,*ilginize teşekkürler,*şuan için nayney mevzu bahis ve onun meydana getirmiş olduğu atmosfer,*bilgi vermedik,ilgi duyduk gönül şemsiyesine damla olduk,buyrun paylaşıma. 14 Ocak 2008 2349 sakarya_54 Müsteşar Gönül ister elbet karalamak bir kaç şey,Amma velakin vermemiş mabut hiç bir yazınız doyasıya,Biz de okuyalım doya doya... 14 Ocak 2008 2353 ALI IHSAN TUKEL Kapalı eyvallah sakaryayazacak çok şey vardahabakma sen eskiyen hırkayane halvetler var gir nayney ile havaya.... 15 Ocak 2008 0010 sakarya_54 Müsteşar kem, küm... Cevap hakkı doğuracak şeyler yazma, 2 beyiti zor yerleştirdi zaten bu kazma. 15 Ocak 2008 1316 İzİm Kapalı mavi bir bulut gözlerindünyadan çekiliyorsun...ay kimin için güz buradamey ve kan birlikte yaybatıl-batı-şaman karanlıkla beslenen dirim yangın uyku ağ dutların nefesieğnime şal suların sesine uymuş atımsabahın çiğine çatlağından düştüğüm renkaktığım mavi ağacın aklımendilime düşen kan anısız kalıyorumuzun ve sessiz düşümde bir ağacıparçalıyorney ........................... 15 Ocak 2008 1320 İzİm Kapalı Nice aşkları gülün dikenine bağladıBülbül gül'ün ahu zarından nice ağladıZülüf endamıyla nazlı nazlı salınırkenDem bu demdir diye,gecelerce inledi NeyBuğulu terennümü bahar misali estiBoğumlu isyanları tek nefesiyle kestiHaykırdı didarını aleme çalınırken Hal bu haldir diye,nicelerce inledi NeySığındı gamlı saba'ya,giderken hüzzam'aŞafak sökünce haykırırdı aşk'ı azamaPaslı elemler dost meclisinde silinirkenDil bu dildir diye,hecelerce inledi Ney............ 15 Ocak 2008 1739 sbengisu42 Müsteşar birgün sonra baktım başlığaAli hocam yazmamş bir dahabekleyen bir Mevlana aşığı varyazacaklarınızın hepsi mi bu kadar.. Toplam 142 mesaj Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned Dinle, bu ney neler hikâyet eder, Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. Dinle kâinat kitâbından bize neler hikâyet eder. Kendi dillerince neler konuşurlar. Sâhi var mı dilleri? Hepsi kendi âleminde tesbîhatta. Gönlünde on sekiz bin âlemin esrârı olanlar duyar bu neyi. Niyâzî Mısrî’nin dediği gibi “Zât-ı Hakk'da mahrem-i irfân olan anlar bizi İlm-i sır'da bahr-i bî-pâyân olan anlar bizi” Kâinâtın içine dürüldüğü insanların enfüsî iç yönlerinin yanında, âfâk dış cihetleri de dile gelir. “Ben senin kulluk görevini yerine getirmen için sana hizmetteyim. Sen de unutma Hâlik’ını.” Zikret her nefes Râzık’ını. Ömrün boş yere fedâ edilmemesi için, tıkacı çıkarılan kulak günün sesini şöyle dinler “Ey insanlar, ben yeni bir günüm ve benim içimde yapılan her şeye şâhidim. Ben gittim mi, kıyâmete kadar bir daha geri dönmem.” Her şey bir tarafa, sessiz yer, demedik söz bırakmaz bize. Yeryüzü, her gün, insanlara 10 cümle ile seslenir Üzerimde; Gezip dolaşıyorsun! İçimde; Hareket edemeyeceksin! Üzerimde; Günah işlersin! İçimde; Hesap vereceksin! Üzerimde; Gülüyorsun! İçimde; Ağlayacaksın! Üzerimde; Neşelenirsin! İçimde; Mahzûn olacaksın! Üzerimde; Mal topluyorsun! İçimde; Pişmân olacaksın! Üzerimde; Haram yiyorsun! İçimde; Kurtlar seni yiyecek! Üzerimde; Hîle yapıyorsun! İçimde; Zelîl olacaksın! Üzerimde; Sevinçlisin! İçimde; Üzüntüye düşersin! Üzerimde; Işıkta geziyorsun! İçimde; Karanlığa düşersin! Üzerimde; Herkesle berâbersin! İçimde; Yalnız kalacaksın! Hayvânât da seslenir gafletten uyanmamız için. Bâyezid ks’a bir köpek, Cüneyd-i Bağdâdî’ye ks avını bekleyen bir kedi, İbrâhîm b. Edhem’e ks atın eyeri, okunu doğrulttuğu ceylan der ki “Seni Allah Teâlâ av avlamak için mi yarattı?” Kur’ân-ı Azîmüşşân’da isimleriyle anılan sûrelerde, karıncanın beyi, şefkat ve merhamete, Nahl sûresinde arı, mü’minin fazl ve bereketine, temizlik ve sosyal yapıya vurgu yapar. Bakara sûresinde inek; Mûsâ as’ın ineği kesmesi inekperestlik inancını ortadan kaldırır. Ankebût, örümcek ağı bir mîmârî şâheseri ortaya kor. “Zayıf bir örgüyüm ama, kurşun geçirmeyen çelik yeleklere malzemeyim.” der. Sivrisinekle verilen misâllerde de tevhîd ve şirk gibi temel dînî gerçeklerin anlaşılmasını temin eder “Ey insanlar! Size bir misâl verilmekte; dinleyin onu Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bunun için bir araya gelseler bile bir sinek yaratamazlar! Hattâ sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahî ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” Hac, 22/73. Risâletten önce Efendimiz’e sav selâm veren taş, ayrılığıyla inleyen hurma kütüğü, âlemde ne varsa hepsinin aşkı, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ks’un ney’ine akseder. İştiyâkını, kalbinin pâre pâre oluşunu, rûhun geliş mekânının özlemini, yaratılışın gâyesi, insan-ı kâmili anlatır. 11 Ocak 2008 1731 ALI IHSAN TUKELKapalı Şeb-i Siyahem Bişnev in ney çün hikâyet mîküned Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned tercümesi Dinle, bu ney neler hikâyet eder, ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. 11 Ocak 2008 1747 ALI IHSAN TUKEL Kapalı damarlardan akıyor hayat denilen ulviyat..oysaki zaman törpüdür be geçişe,kolay yol vermez haince pusuları ile her köşede bekler ağırlaşıyor hafiften üflenen neynay ile beraber...ha dostlar burada şunuda aktarmadan geçemeyeceğim...ney asla çalınmaz üflenir...neyzenler ben ney üflerim der,çalgı işiyle karıştırmazlar zira...üfürdükleri hava gönüllerinde har olmuştur,sıradan gönlü ocak gibidir,ne demirler erir orada ne demirler şekil alır bir bilseniz?İşte neynay hep ayrılığı kopup geldiği yerden ayrılmış olmanın hüzzamnı çilesini göz kapaklarım ve gözümün önünde dönen semazenler,melek gibi def-in ve ney-in ritminde rintlerin gecesinde hayal ediyor bir loş ışık yüzlerini semediğim insan-ı suretler döne döne rablerini tesbih etmekteler. 11 Ocak 2008 1749 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend ________________________________________tercümesiBeni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir. 11 Ocak 2008 1758 ALI IHSAN TUKEL Kapalı boylu poslu bir kamıştı,toprağa sarılmıştı suya nasılda ve toprağı bolo bir yerde göğe doğru uzayıp gitmedeydi kamış..okadar sulanmış ve şekerlenmişdiki börd böcek kuş dahi faide görürdü bu esdimi boyun eğer,geçit verir bir hayvan sürtünse bedenine sesini çıkarmaz rabbine şükrederdi memnundu,anacığı,babacığı kardaşları şimcik yanıbaşındaydı...aynı toprakta doğmuşlar aynı şifa nehrinin şarabından kana kana yüzlerine doğar,bulutlar neşe ile gölgelikler getirir,su içine batmış bedenini balıklar gıdıklardı...Ama bir gün,nasıl bir gün ise bu hikayat başlar kamış için,bedenine saplanan keskin bir demir alıverir can evinden vuru verir..anam bile demeye fırsat bulamamışken...diğer kesilen kamışların arasına katılır...gurbet vardır ,ayrılık ateşi bvardır,mahsunluk vardır sefillik vardır...vardır daha kimbilir ne hikayatlar pazarda gören kadınlar,erkekler maşallah ne uzun kamışmış bunlar,iyi sulak yerde yetişmişler...kaça satarsın ,kaça tartarsın diye pazarlığa tutuşanlarımı ararsın...kamış feryat eder ama kim duyacak,insanoğlunun erkek ve kadın cinsi müteesir olmuştur,acınmışlardır bu boylu poslu kamışlara,kamış değil sanki çınar ağacı gibi uluydular...ululuk bedendemiydi? 11 Ocak 2008 1803 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk ________________________________________tercümesiİştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim. 11 Ocak 2008 1805 kızılcıkşurubu Yasaklı Ali hocam yeni başlığının konusu yine her zamanki gibi gönül telinden ....hayırlı olsun....; br ney-flüt dinletisi ...dinleyenlere... 11 Ocak 2008 1807 ALI IHSAN TUKEL Kapalı var olun dostlarım.. 11 Ocak 2008 1814 ALI IHSAN TUKEL Kapalı nerede kalmıştık efem;_____________________________kamış derdinden üzüntüsünden düşmüş olduğu beladan perişan ve zavallı gibi kesilen kamışlara sarmaş dolaş olmuş onların bedenleri ile ağırlaşan kaderi ve kederi altında ezilip duruma dayanabilecek kalp lazımdır ona!Ayrılık acısyla şerha şerha olmuş kalp arar artık ilahi yolculuğu,kader-i kaimi onu nereye sürükler olabilir kısada olabilir di bu yolculuk. 11 Ocak 2008 1824 ortadoğu. Kapalı Dur üstadım ben bi koşu gidip Alperenceyi çağırayım..Tam onluk bi başlık 11 Ocak 2008 1826 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş ________________________________________tercümesiAslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar. 11 Ocak 2008 1850 ılgınç Kapalı hayırlı olsun başlığınız. gönül tellerine dokunduruyorsunuz yine yumuşak yumuşak. elinize yüreğinize sağlık. saygılar... 11 Ocak 2008 1907 ALI IHSAN TUKEL Kapalı varolun ılgınç hocam...amma velakin,imla ve noktalama işaretlerimin kusuruna kalmayın...o an aklıma geldiğince yazdığım için geri dönüp inceleme fırsatım olmuyor...birazda imlalara bağlı kalmak sıkıyor beni....kaldığımız yerden devam efendim;____________________________________________________________kamış vatanına hasrettir artık,o öyle bir hasretliktir ki bağrını yakmaya ,hal-i ahvalini takaatsiz bırakmaya kardaşları,anası-babası...Rüzgarın nehirden getirdiği damlacıklar yoktur...yoktur balıkların gövdeciğine dokunan kırmızı kuyrukları,bu gece ay karanlıktır...bakır aydır!Boğum boğum olur vücudu,göz yaşları aşağılara doğru akar,öyle aşağıdır ki daha aşağısı yoktur!!İç çeker vatanım der sıkar gözlerini yaşlar derya olur içinde köpürür. 11 Ocak 2008 1912 ılgınç Kapalı hocam yakında edebiyat başlığından kovacaklar beni sırf imla hatası olduğum için... siz burada rahat olun. kendinizi şartlandırmayın ki bizde güzel şeyler okuyalım...saygılar hocam devam devam... 11 Ocak 2008 1924 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Men beher cem?iyyetî nâlân şüdem Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem ________________________________________tercümesiBen her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl kötü huylu olanlarla da, hoşhâl iyi huylu olanlarla da düşüp kalktım. 11 Ocak 2008 1936 ALI IHSAN TUKEL Kapalı geceye kadar pazarda satılmayı bekler kamış ama ne gönül tersanesi kurulmuştur ne de meclisi ...gelen giden gece karanlık bastığında satıcı tüm kamışları torlar toplar bir arabaya istifler ve....uzaklaşırlar bu kentten...az giderler uz giderler,dere tepe düz yorulmuştur,develer kudurmuştur,arabadaki kamışlar vallahi kapısı önünde durak eyleyip içeriye nazar edildikten sonra han meclisine buyur edilen kervan ,kendilerine gösterilen az bir mekana burada elinde kırık bir testi ile gelir ve kamışların üzerine dökmeye testinin dar ibriğinden bedenlerine gelen kamış biran o sam yelinin nehirden getirdiği su damlacıkları sanarda boğumları genişler,pırıltının güneş şulesi değil satıcının altın dişinin pis parıltısı olduğunu görünce tüm hayalleri kuş olur uçar yine yanlızdır artık yine yangını ne bu testi suyu söndürebilir nede göz kamışcığın göz pınarları çoktan ağlamıyor sadece yaşı değil öz yaşı bir yaş ki anında buhar olup artık paramparçadır,kalp yerini hardan ocağa bırakmıştır,harlandıkca ocak kamışın bedeni çatır çatır o sırada bir adamcağız hasıl olur ,başına giysilidr bu zat-ı muhterem gibi parlayan yüzü ile kamışa bakar..ömründe görmemişmidir bu adam kamışı?Görmüştür elbette ama böylesine uzun ve zarif bir kamış eline alır,kamışcık bu elin sıcağını yüreğinde hisseder,ılgıt ılgıt akar içine ...kanlı gözüyle bakar bu insan-ı surete...aydan parlak yüzüyle temaşe eyler...;ve derki "Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men Vez derûn-i men necüst esrâr-i men " ________________________________________tercümesi Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı. 11 Ocak 2008 1945 ALI IHSAN TUKEL Kapalı bilirim der gizemli kimbilir ne uzak diyarlardan tayin edildin buralara,bu han köşelerinde kuruyup gitmedesin vatan aşkı ,ayrılık yangını geriye bu küllerimi bıraktı?Bedenini ne rüzgarlar dolamış,yeşil yapraklarına kimbilir ne damlalar konuvermiş...köklerine kimbilir ne taşlar deymiş...senin sırrın bak ne surete dönüvermiş...ah dertli kamışım ah!Adam eline aldığı bu kurumuş kamışı satıcıya göstererek hey be adam bu daha çok büyürdü,göğe vallahi merdiven etmişsin şuncazığa..bunu bana sat!Adam sırıtarak gelir..ver bre kamışımı,sananeymiş onun hal-i perişanlığından...git varsa alırsın yoksa ahanda bu gece atarım ocağa beni ıstmağa pek manidar olur doğrusu çalarım bide olur kamışın vucudu,inim inim iniler budamı gelecekti başına...yanacaktı han çıkarır kesesinden bastırır satıcının avcuna bir iki akce aldım ben bu kamışı,koparamaz benden gayrisi der! Al hayrını gör be adam der...satıcı,aldığı akçeler pek sevinir. 11 Ocak 2008 1948 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst ________________________________________tercümesiBenim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur. 11 Ocak 2008 1955 ALI IHSAN TUKEL Kapalı kamışın sırrına eren adam bir nay ustasıdır ve aynı zamanda güzel kamış dertlendin durdun,dert küpü oldun,kül oldun savruldun...bakalım başına daha neler yer değiştirir,mekanlar yer değiştirir...zaman kor kupkuru olmuştur,sapsarı kesilmiş kas katı bembeyaz elleri arasında kamış sanki sapsarı bir alev kurudun,elimde sükut buldun,ol vatanından ayırdılar,toprağa küsdürdüler...benim dertli kamışım bakalım senden ne olacak...bana ne hikayatlar sırları nasıl dökeceksin...bir yandan konuşuyor bir yandan elindeki metal aletlerle kamışın vucudu üzerinde iş delinen kamış inim inim inler iken,har ocağında pişp dümdüz olurken hiç sesini çıkarmadan ney olma yolunu neynay dile gelir;Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst ________________________________________tercümesiBeden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur 11 Ocak 2008 2005 ALI IHSAN TUKEL Kapalı nihayet kamış ney olmuştur...pişmiştir,up uzun dosdoğru bir azametlidir,ağırbaşlılığı ile mesajlar altın rengi ile ışık hoşuna gitmiştir,eğer birde nefes doğru ise bakın ne hikayetler anlatır bu 9 delikli kamışcık!İnsan da 9 ayda doğmuyormuydu?Giv ile kestin,buhar ile doğrulttun beni ey ustam!Ateş ile yaktın beni terbiye ettin ustam!9 boğum eyledin,demi burgu ile içimi deldin geçirdin parazvane çatlamaktan kurtuldum ustam!Baş paremide tama eylediysen üflenmeye hazırım ustam....evet hazırdır artık,üflenmeye ...son olarak susam yağı ile yağlanıp dinlenmeye bırakılır. 11 Ocak 2008 2008 ALI IHSAN TUKEL Kapalı Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd Her ki în âteş nedâred nîst bâd ________________________________________tercümesiŞu neyin sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun. 11 Ocak 2008 2037 masal_1 Kapalı çok güzel bir başlık olmuş Ali hocam kamış ney oldu ama bitmedi değil mii.. Toplam 142 mesaj

bişnev in ney çün hikâyet mîküned ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned