🐒 Polikistik Over Diane 35 Kullanımı
2009da sinema Nedir? 2009'da sinema Nedir?, 2009'da sinema Nerededir?, 2009'da sinema Hakkında Bilgi?, 2009'da sinema Analizi? 2009'da sinema ilgili 2009'da sinema ile ilgili bi
SağlıkBakanlığı, bir süre önce Fransa'da yasaklanan sivilce ilacı "Diane 35"i mercek altına aldı. İlaç Türkiye'de akne tedavisi, tüylenme ve erkek tipi saç dökülmesinde ruhsatlı
Ben diane 35’i 4-5 senedir kullanıyorum.Amerikadan yeni gelmiş bir jinekologa gitmiştim,çünkü alnımda bir sürü pütürtü vardı ve sancı çekiyodum,muayene sonra polikistik over çıktı ve diane3’i verdi.Ben ne kilo aldım ne yan etkisini gördüm,fakat göğüslerim büyüdü ve dirileşti doktor söylemişti zaten
Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde bu ilacı kullandığınızı doktorunuza söyleyiniz. DIANE-35 21 draje. DIANE-35 21
Polikistik over sendromu kadınlarda yaygın görülen bir endokrin bozukluktur.Her 10 kadından 1’inde ortaya çıkan bu problem, yumurtalıklar, böbrek üstü bezleri, hipofiz bezi ve santral sinir sistemi arasındaki bağlantıların bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkıyor ve çeşitli semptomlarla kendini belli ediyor.
Search Csuf Reddit. School Information UCR Admissions 3106 Student Services Building Tel: (951) 827-3411 Fax: (951) 827-6344 E-mail: [email protected] Dante Maddox Jr I applied to a couple schools and I got into all of them and these are my top two, but now I have to choose between them which is super hard to do!!
5polikistik over için tedavi olmazsam çocuk sahibi olamama dışında ne gibi sorunlar yaşayabilirim? 6-dört sene kadar önce polikistik over teşhisi ilk defa konulduğunda diane 35 kullanmıştım ve bende depresyonu tetiklemişti. desolett'in yan etkileri arasında mizaç değişikliği'ni okuyunca endişeye kapıldım. sizce bu ilaç
Fransa Sağlık Ajansı (ANSM), bu ülkede yalnızca akne tedavisinde ruhsatlı olan Diane 35 (siproteron asetat 2 mg, etinilestradiol 35) ve jeneriklerinin ruhsatlarını askıya aldığını ve üç ay içerisinde piyasadan çekeceğini duyurması üzerine, Sağlık Bakanlığı’nın ilaçla ilgili başlattığı inceleme tamamlandı
Polikistikolan yumurtalıklarda içinde henüz olgunlaşmamış yumurtayı barındıran 2-9 mm çapındaki folliküller ultrasonda kist gibi görünürler ve bunların sayıları normal kadınlardan fazladır. PKOS hastalarında Yumurtlama olmadığından infertilite (kısırlık) oluşmaktadır. Bazı PKOS hastalarda arada nadiren tedavisiz
vSO9. Schering Alman İlaç ve Ecza Tic. Ltd. Şti.[ İptal Firma ] Bir draje, 2 mg Siproteron asetat ve mg Etinilestradiol içerir. Yardımcı maddeler Şeker Demir oksid pigmenti, sarı Titanyum dioksidKadında androgenlere bağlı hastalıklarda, örn. bariz akne formlarında, özellikle sebore, iltihap veya nedbe oluşumuyla birlikte seyreden olgularda Acne papulopustulosa, Acne nodulocystica; androgenetik alopesi ve hafif hirsutismus olguları. Çocuk arzusu olmayan kadınlarda polikistik over sendromuEstrogen/progestogen kombinasyonları içeren preparatlar aşağıda belirlenen durumlarda kullanılmamalıdır. İlk kez kombine oral kontraseptif kullanırken aşağıdaki durumlardan herhangi birinin görülmesi halinde kullanım derhal durdurulmalıdır. • Venöz veya arteriyel trombotik/tromboembolik olayların örneğin derin ven trombozu, pulmoner emboli, miyokard enfarktüsü veya serebrovasküler bir olayın varlığı ya da öyküsü, Bir tromboz prodromunun varlığı ya da öyküsü örneğin geçici iskemik atak, angina pektoris • Fokal nörolojik semptomlu migren öyküsü • Damar tutulumlu diabetes mellitus • Venöz veya arteriyel tromboz için risk oluşturan şiddetli veya çok sayıda faktörün varlığı bir kontrendikasyon oluşturabilir Bkz. uyarılar,önlemler. • Pankreatit veya şiddetli hipertrigliseridemi ile bağlantılı pankreatit öyküsü. • Şiddetli karaciğer hastalığı varlığı veya karaciğer fonksiyon değerleri normale dönmedikçe öyküsü • Benign veya malign karaciğer tümörü varlığı ya da öyküsü • Eğer seks steroidlerinden etkileniyorsa genital organların veya memenin bilinen ya da şüpheli malign hastalıkları • Tanı konmamış vaginal kanama • Gebelik varlığı ya da şüphesi • Laktasyon • Aktif ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlık Diane-35 erkeklerde gibi estrogen/progestogen kombinasyonları ile ilgili klinik ve epidemiyolojik deneyimler büyük oranda kombine oral kontraseptiflere dayanmaktadır. Bu nedenle, kombine oral kontraseptiflerin kullanımı ile ilgili aşağıdaki uyarılar Diane-35 için de geçerlidir. Aşağıda tanımlanan durumlardan ya da risk faktörlerinden herhangi biri mevcutsa Diane- 35 kullanımının yararı ve olası riskleri her bir kadın için ayrıca karşılaştırılmalı ve kullanıma başlamadan önce tartışılmalıdır. Aşağıdaki durumların ya da risk faktörlerinin herhangi birinin alevlenmesi, tekrarlaması ya da ilk kez ortaya çıkması durumunda kullanıcı hekimine başvurmalıdır. Kullanımın devamına ya da kesilmesine hekim karar vermelidir. • Dolaşım bozuklukları Epidemiyolojik çalışmalar kombine oral kontraseptif kullanımı ile miyokard enfarktüsü, inme, derin ven trombozu ve pulmoner emboli gibi arteriyel ve venöz trombotik ve tromboembolik hastalık riskindeki artış arasında bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür. Ancak bu durumlara nadiren rastlanır. Derin ven trombozu ve/veya pulmoner emboli şeklinde ortaya çıkan venöz tromboemboli tüm kombine oral kontraseptiflerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilmektedir. Oral kontraseptif kullanmayanlardaki yaklaşık venöz tromboemboli insidansı kadın yılında iken, düşük doz estrogen içeren < mg etinilestradiol kombine oral kontraseptif kullanıcılarındaki bu oran kadın yılında 4’tür. Gebelikle ilişkili venöz tromboemboli insidansı gebe kadın yılında 6dır. Trombozun hepatik, mezenterik, renal, serebral veya retinal venler ve arterler gibi diğer kan damarlarında oluştuğu oldukça nadir olarak bildirilmiştir. Bu olayların kombine oral kontraseptif kullanımı ile ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği konusunda bir görüş birliği yoktur. Venöz ya da arteriyel trombotik/tromboembolik olaylar veya serebrovasküler bir olay şu bulgularla beraber olabilir Bacakta tek taraflı ağrı ve şişme; sol kola yayılmasa da göğüste ani şiddetli ağrı; ani nefes alma güçlüğü; ani öksürük başlangıcı; alışılmadık, şiddetli, uzamış baş ağrısı; ani kısmi ya da tam görme kaybı; diplopi; bozulmuş konuşma veya afazi; vertigo; fokal nöbetlerle görülen veya görülmeyen koma, vücudun bir yarısını ya da bir kısmını birdenbire etkileyen zayıflık veya çok belirgin uyuşukluk; motor bozukluklar; akut batın. Venöz veya arteriyel trombotik/tromboembolik durumlar ya da serebrovasküler olay riski aşağıdaki faktörlerle artar - Yaş - Sigara çok sigara içme ve ilerleyen yaşla, özellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda risk daha fazla artar - Pozitif aile öyküsü bir kardeşte ya da anne-babada daha erken yaşlarda venöz veya arteriyel tromboemboli. Eğer kalıtsal bir predispozisyondan şüphelenilirse, kombine oral kontraseptif kullanımına karar verilmeden önce bir uzmana danışılmalıdır. - Obesite vücut ağırlık indeksinin 30 kg/m2 üzerinde olması - Dislipoproteinemi - Hipertansiyon - Migren - Kalp kapak hastalığı - Atriyal fibrilasyon - Uzun süreli immobilizasyon, majör cerrahi girişim, bacaklara herhangi bir cerrahi girişim, majör trauma. Bu durumlarda kombine oral kontraseptif kullanımının elektif cerrahi girişim durumunda 4 hafta önceden olmak üzere kesilmesi ve tamamen remobilize olunmasını takiben 2 haftadan önce başlanmaması önerilebilir. Varikoz venlerin ve yüzeysel tromboflebitin venöz tromboembolideki olası rolü konusunda görüş birliği yoktur. Puerperium süresince söz konusu olacak tromboemboli riski gözönüne alınmalıdır Gebelik ve laktasyon için ilgili bölüme bakınız. Dolaşım sisteminin advers olayları ile ilişkilendirilebilecek diğer durumlar arasında diabetes mellitus, sistemik lupus eritematozus, hemolitik üremik sendrom, kronik enflamatuvar barsak hastalığı Crohn hastalığı veya ülseratif kolit ve orak hücreli anemi vardır. Kombine oral kontraseptif kullanımı sırasında migren sıklığı veya şiddetinde serebrovasküler bir olayın öncüsü olabilecek bir artış kullanımı derKombine oral kontraseptiflerin kullanımıyla ilişkilendirilen en ciddi yan etkiler “Uyarılar/Önlemler” bölümünde ele alınmıştır. Aşağıdaki diğer yan etkiler kombine oral kontraseptif kullanıcılarında bildirilmiş ve ilişkileri ne doğrulanmış ne de yanlışlığı kanıtlanmıştır. − Meme hassasiyet, ağrı, salgı − Santral sinir sistemi başağrısı, migren, libidoda değişiklikler, depresif duygu durumu, duygu durum değişiklikleri − Gastrointestinal sistem bulantı, kusma, diğer gastrointestinal yakınmalar. − Deri çeşitli deri hastalıkları ör döküntü, eritema nodozum, eritema multiforme. − Ürogenital sistem vaginal salgıda değişiklikler − Gözler kontakt lense toleranssızlık − Çeşitli sıvı tutulumu, vücut ağırlığında değişiklik, aşırı duyarlılık reaksiyonuOral kontraseptifler ve diğer ilaçlar arasındaki etkileşimler ara kanamalara ve/veya kontraseptif başarısızlığa yol açabilirler. Aşağıdaki etkileşimler literatürde bildirilmiştir. Hepatik metabolizma Mikrozomal enzimleri etkileyen ilaçlarla ör. fenitoin, barbitüratlar, primidon, karbamazepin rifampisin ve muhtemelen okskarbazepin, topiramat, felbamat, ritanovir, griseofulvin ve “St. John’s wort” içeren ürünler olan etkileşimler, seks hormonlarının klerensinin artması ile sonuçlanabilir. Enterohepatik dolaşımla etkileşmeler Belirli antibiyotik ajanların ör. penisilinler, tetrasiklinler verilmesi durumunda estrogenlerin enterohepatik dolaşımının azalabileceğini ve bunun da etinilestradiol düzeylerini azaltabileceğini savunan klinik raporlar mevcuttur. Yukarıda belirtilen ilaçlardan herhangi biri ile kısa süreli tedavi edilmekte olan kadınlar, Diane 35 dışında geçici olarak bir bariyer yöntemi kullanmalı ya da başka bir kontrasepsiyon yöntemi seçmelidirler. Mikrozomal enzim indüksiyonu yapan ilaçlar ile birlikte kullanımları süresince ve tedavinin kesilmesini takiben 28 gün boyunca bariyer yöntemi kullanmalıdırlar. Antibiyotik tedavisi rifampisin ve griseofulvin dışında alan kadınlar, ilacın sonlanmasını takiben 7 gün boyunca bariyer yöntemi kullanmalıdırlar. Eğer eş zamanlı tedavi Diane 35 kutusundaki drajelerin bitiminden sonra devam ediyorsa, bir sonraki kutuya ara vermeden devam edilmelidir. Diane 35 gibi estrogen/progestogen kombinasyonları diğer ilaçların metabolizmaları ile etkileşebilmektedir. Buna bağlı olarak plazma ve doku konsantrasyonları etkilenebilir ör. siklosporin. Not Olası etkileşmeleri belirlemek amacıyla eşzamanlı kullanılacak ilacın prospektüsüne başvurulmalıdır. Laboratuvar testleri ile etkileşmeler Diane-35 gibi preparatların kullanılması, karaciğer, tiroid, adrenal ve renal fonksiyonların biyokimyasal parametrelerini, kortikosteroid bağlayıcı protein ve lipid/lipoprotein fraksiyonları gibi taşıyıcı proteinlerin plazma düzeylerini ve karbonhidrat metabolizması, koagulasyon ve fibrinoliz parametrelerini içeren bir grup laboratuvar testinin sonuçlarını etkileyebilir. Değişiklikler genellikle normal laboratuvar değerleri sınırları içinde kullanımına tekrar başlayacak ya da yeni başlayacak olanların “Kontrendikasyonlar” ve “Uyarılar/Önlemler” bölümleri dikkate alınarak anamnezi tam olarak alınmalı ve fizik muayenesi yapılmalı, Diane-35 kullanımı süresince de periyodik olarak tekrarlanmalıdır. Özellikle kontrendikasyonlar örneğin geçici iskemik atak veya risk faktörleri örneğin ailede venöz veya arteriyel tromboz öyküsü Diane 35 kullanımı süresince ilk kez ortaya çıkabileceğinden, periyodik medikal değerlendirme önem taşır. Bu değerlendirmelerin sıklığı ve içeriği, kabul edilmiş kurallara dayanarak her kullanıcıya göre adapte edilmeli, ancak genel olarak servikal sitoloji de dahil olmak üzere genel olarak kan basıncı, memeler, batın ve pelvik organları özellikle kapsamalıdır. Kullanıcılar oral kontraseptiflerin HIV enfeksiyonları AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu olmadığı konusunda bilgilendirilmelidir. Diane-35 terapötik etkinliğin ve istenen kontraseptif korumanın sağlanması için düzenli olarak kullanılmalıdır. Diane-35’in doz rejimi bilinen birçok kombine oral kontraseptife benzemektedir. Bu nedenle aynı uygulama kuralları geçerlidir. Diane-35’in düzensiz alımı ara kanamalara neden olabilir ve terapötik/kontraseptif güvenilirliği bozabilir. • Diane-35 kullanımı Drajeler, paketin üstünde gösterildiği yönde, hergün yaklaşık aynı zamanda bir miktar suyla alınmalıdır. Birbirini izleyen 21 gün boyunca hergün bir draje alınır. Her bir sonraki pakete 7 günlük, sıklıkla çekilme kanamasının izlendiği, draje alınmayan dönemi takiben geçilir. Bu kanama genellikle son drajenin alınmasını takiben gün başlar ve bir sonraki pakete başlandığında kesilmemiş olabilir. • Başlangıç - Bir önceki ay hormonal kontraseptif kullanımı yoksa Draje alımı kadının doğal siklusunun birinci günü menstrüel kanamanın ilk günü başlamalıdır. 2-5. günlerde başlanması da kabul edilebilir ancak bu durumda draje alımının ilk 7 günü boyunca ilk siklusta ek bir bariyer yöntemi önerilir. - Diğer bir kombine oral kontraseptif formundan geçiş Tercihen önceki kombine oral kontraseptifin son aktif drajesini izleyen gün Diane-35 alımına başlanmalıdır. En geç ise drajesiz dönemi ya da plasebo draje dönemini izleyen gün başlanabilir. - Yalnız progestagen içeren bir yöntemden minipil, enjeksiyon, implant ya da progesteron salınımlı rahim içi sistemden RİS geçiş Minipilden herhangi bir günde, RİS veya implanttan çıkarıldığı gün, enjeksiyonda ise bir sonraki enjeksiyonun yapılması gereken gün geçiş yapılabilir. Ancak tüm bu koşullarda draje alımının ilk 7 günü ek bir bariyer yönteminin kullanılması önerilmelidir. - İlk trimestr düşüğünü takiben Hemen başlanabilir. Ek kontraseptif önlemler alınmasına gerek yoktur. - Doğumu veya ikinci trimestr düşüğünü takiben Emziren kadınlar için bkz. Gebelik ve Laktasyon. Doğumu veya ikinci trimestr düşüğünü takiben 21-28. günlerde başlanması önerilir. Daha sonra başlandığı takdirde draje alımının ilk 7 günü ek bir bariyer yöntemi kullanılmalıdır. Eğer o zamana kadar ilişki gerçekleştiyse, Diane-35 kullanımı başlamadan önce gebelik ekarte edilmeli veya ilk menstrüel kanama beklenmelidir. - Draje alımı unutulduğunda Eğer kullanıcı drajesini almakta 12 saatten daha az geç kalmışsa kontraseptif koruyuculuk azalmaz. Hatırlanır hatırlanmaz draje alınmalı ve sonraki drajeler de her zamanki gibi alınmaya devam edilmelidir. Eğer 12 saatten daha fazla gecikme olmuşsa kontraseptif koruyuculuk azalmış olabilir. Bu durumda 2 basit kural uygulanır. 1. Draje alımına hiç bir zaman 7 günden fazla ara verilmez. 2. Hipotalamus–hipofiz-over aksının uygun şekilde baskılanması için 7 gün boyunca aralık vermeden draje alınması gereklidir. Buna bağlı olarak günlük uygulamada şu öneriler verilebilir 1. Hafta Aynı zamanda iki draje almak anlamına gelse de, kullanıcı unuttuğu drajeyi hatırlar hatırlamaz içmelidir. Kalan drajelerini normal zamanında kullanmaya devam edebilir. İlk 7 gün i
Üreme çağındaki kadınların yaklaşık %15 inde görülür. Kadınlarda en sık görülen hormonal hastalık PKOS dur. Yumurtalıklardan salgılanan androjen hormonunun erkeklik hormonları normal kadınlara göre daha fazla üretildiği ve kan şekerini ayarlayan insülin hormonunun da artmasına bağlı olarak oluşan hormonal düzensizlikler sonucu infertilite kısırlık ve hastaların fiziksel görünümlerini etkileyen ileride şeker hastalığı gibi ciddi hastalıklara da neden olan önemli bir sağlık sorunudur. Androjen hormonlarındaki artış ve insülin artışı ile bu hastalarda yumurtlama olmamakta infertilite, adet düzensizlikleri ve vücutta kıllanma, sivilce olmaktadır. Üzerinde bizim de dahil olduğumuz çok araştırmalar yapılmasına rağmen PKOS un nedeni ve nasıl geliştiği tam açıklığa kavuşturulamamıştır. Bir çok araştırmada hastalığın temelinde bir genetik geçiş olduğu ve PKOS olan hastaların kız kardeşleri ve annelerinde bu hastalığın daha sık görüldüğü saptanmıştır. Ancak genetik bozukluğun ne ve nerede olduğu heniz gösterilememiştir. Bizim ve diğer araştırmacıların yaptığı bir çok çalışmada PKOS hastalarının yumurtalıklarında androjenler denen erkeklik hormonunun fazla üretilmesi ve kan şekerini ayarlayan insülin hormonunun bu hastalarda fazla olmasının nedeni olarak yumurtalıklarda bir kısım enzimlerde bozukluklar bulunmuştur. Ancak bu bozukluklar her hastada olmadığından tam olarak nedeni bunlar denememektedir. Hastalığın klinik belirtileri İnfertilite Normal kadınlarda normal bir adet döneminde her ay yaklaşık 15 kadar yumurta olgunlaşmaya başlar 1 tanesi yeterli olgunluğa ulaşıp yumurtalıktan atılıp tüplerin içine alınır. Tüp içinde spermle döllenir. PKOS olan kadınlarda yumurtanın büyüyüp olgunlaşması ve atılması işlemi olmamaktadır. Androjen hormonu ve insülin hormonunun yüksek olmasının ve bu gün tam olarak bilemediğimiz diğer faktörlerin etkisiyle yumurtlama fonksiyonu bozulmaktadır. Polikistik olan yumurtalıklarda içinde henüz olgunlaşmamış yumurtayı barındıran 2-9 mm çapındaki folliküller ultrasonda kist gibi görünürler ve bunların sayıları normal kadınlardan fazladır. PKOS hastalarında Yumurtlama olmadığından infertilite kısırlık oluşmaktadır. Bazı PKOS hastalarda arada nadiren tedavisiz kendiliğinden yumurtlama olabilir ve kendiliğinden gebe kalabilirler. Evli PKOS hastalar en sık olarak infertilite şikayeti ile gelirler. Adet düzensizlikleri Normal kadınlarda yaklaşık ayda 26-32 günde bir adet olurken PKOS hastalarda yumurta gelişip yumurtlama olmadığından 35 günden daha geç adet görebilirler. Bazı hastalar 45 günde bir adet görürken bazıları 2- 3 ayda bir adet olurlar. Hatta bazı PKOS hastalar sadece ilaç kullanarak adet olurlar. Geç adet olduğu gibi bazı PKOS hastalar da sık adet olurlar. PKOS hastalarının yaklaşık %65’i 35 günden daha geç adet olur, %5’ i 3 aydan daha geç olur ve %30’u da yumurtlama olmadığı halde düzenli olarak ayda bir adet görebilir. PKOS hastasının düzenli adet görmesi onlarda her zaman yumurtlamanın olduğu anlamına gelmez. Düzenli adet olan PKOS hastalarında adetin 21-22. günleri kanda progesteron hormonu değerine bakılarak yumurtlama olup olmadığı anlaşılır. Evli olan PKOS hastalar gebelik olmuyor diye gelirken bekar olanlar daha çok adet düzensizliği şikayeti ile başvururlar. Bazı PKOS hastalarda bir süre adet gecikmesini takiben uzun süren aşırı kanamalar olabilir. Bu durum rahimin içini döşeyen endometrium dokusunun yumurtlama olmadığından uzun süre östrojen hormonunun etkisinde kalarak hiperplazi denen aşır kalınlaşması ile olur. Bunlarda küretaj yaparak rahim içinin kazınıp gelen dokuların patolojik tetkikinin yapılması gerekir. Sonuç hiperplazi çıkarsa bunlara özel hormonal tedavi yapılır. Hirsutizm Vücutta erkek tipi kıllanma gelişmesidir. PKOS hastalarının yaklaşık %70-80’inde yüz, göğüs araları ve karın gibi androjen hormonlarına duyarlı bir çok bölgelerde normalde kadınlarda olmayıp erkeklerde olan şekilde siyah kıllar gelişir. Bu durum kadınlarda, ama özellikle genç ve bekar kızlarda psikososyal bozukluklara neden olabilir. Başarılarını ve hayat konforlarını etkiler. Kadınlarda vücuttaki kıl dağılımı, kıl yapısı genetik faktörlere de bağlı olabilir. Babası ve annesinde normalden biraz fazla kıl olan kızlarda PKOS gibi herhangi bir hastalık olmadan vücutlarında kıl gelişimi diğer kadınlardan biraz fazla olabilir. Bu anormal kabul edilmez, ailevi bir durumdur. Böyle kadınların sadece yüz, göğüsler ve karın değil de vücutlarının her yerindeki deride normalde her insanda var olan vellus denen ince tüyler biraz sık ve biraz da uzundur. Bu görünüm hirsutizm değildir. Alt bacak ve ön koldaki normalde her kadında olan kılların biraz sık ve belirgin olması hirsutizm değildir. Akne sivilce ve yağlı cilt Androjenik hormonların fazla üretilmesi veya kıl folliküllerinde bu hormonlara hassasiyetin artması sonucu PKOS hastalarının bir çoğunda özellikle yüzde olmak üzere sivilceler çıkabilir, cilt daha yağlı olabilir. Akne de yüzde skarlar kötü izler bırakarak hirsutizm gibi psikososyal bozukluklara neden olabilir. Bizim yaptığımız çalışmalarda aknesi olan 100 kadından yaklaşık 70’inde androjen fazlalığı tesbit ettik. Bu yüzden aknesi olan kadınlarda özellikle adet düzensizliği de varsa mutlaka PKOS olup olmadığı araştırlmalıdır, çünkü o zaman aknenin tedavisi değişebilir. PKOS olan akneli kadınlarda sadece bir kısım lokal cilt ilaçları kullanıldığında tedavide yetersiz olunabilir, sonra da genç kızların yüzünde skarlar kalabilmektedir. Saç dökülmesi Hirsutizm ve akneye göre daha az görülen bir rahatsızlıktır. PKOS hastalarda erkeklerde olduğu gibi kafada temporal bölgede saç dökülmesi görülebilir. Bu da kadınlarda psikososyal problemlere neden olabilir. Akantozis nigrikans Androjen fazlalığı olan kadınların %5-50’sinde görülür. Ensede, koltuk altları, meme altları ve uyluk gibi bölgelerde deride koyu kadife gibi plaklar şeklinde görülür. İnsülin direnci ve insülin yüksekliğinin varlığı ve şiddeti ile ilişkilidir. Bunlarda şeker hastalığı daha sık çıkar. İnsülin direnci PKOS hastalarda vücutta şeker metabolizmasını ayarlayan insülin hormonuna direnç olabilir bunlarda insülin seviyesinde artış vardır. PKOS hastaların yaklaşık %20-40 kadarında insülin direnci vardır. İnsülin direnci ileriki yaşlarda şeker hastalığı çıkma riskini artırır. Şişman olanlarda insülin direnci ve şeker hastalığı çıkma riski daha yüksektir. Şişmanlık PKOS hastalarında normal kadınlara göre şişmanlık daha sıktır. Bel çevresinin kalça çevresine oranı artmıştır. Özellikle erkek tipi şişmanlık dediğimiz karın bölgesinde olan şişmanlık daha kötüdür. Göbek hizasından ölçülen karın çevresi yaklaşık 88 cm den büyük olanlarda ileriki yaşlarda metabolik sendrom denen kalp damar ve şeker hastalığı gibi riskler artar. Şişman olan PKOS hastalarda adet düzensizliği, kıllanma artışı, sivilce gibi belirtiler daha sık ve daha şiddetlidir. PKOS hastalarda var olan insülin direnci ve insülin artışı şişmanlığın da bunları artırması nedeniyle daha belirgindir. Daha önemli olarak şişman PKOS hastalarda ileride şeker hasatalığı daha sık görülür. Teşhis Bu hastalığın diğer bir çok hastalıktan en önemli farkı bu hastalıkta görülen tüm belirtilerin her hastada olmamasıdır. Bu hastalık heterojen bir hastalıktır. Kısırlık, adet düzensizliği, tüylenmede artış, sivilceler hepsi birlikte her hastada görülmeyebilir. PKOS heterojen bir hastalık olduğundan tanı kriterlerinde 5-10 yılda bir ufak değişiklikler olmaktadır. En son tanı kriterlerine göre Yumurtlama olmaması veya seyrek olması. Androjen erkeklik hormonlarının yüksek olması veya androjen hormonlarının yüksek olmasıyla ortaya çıkan kıllanmada artış hirsutizm veya sivilcelerin bulunması. Ultrasonografik incelemede her bir yumurtalıkta 12 veya daha fazla kist gibi görünen follikül bulunması veya yumurtalıkların irileşmiş >10 mlolması. Bu yukardaki 3 bulgudan 2’si varsa PKOS tanısı konabilir. PKOS da yumurtalıkların ultrasonografik görünümü iri yumurtalık ve artmış folliküller. PKOS da laparoskopi sırasında yumurtalıklar iri görünmekteler. PKOS teşhisi için kan tahlilleri yapıp androjenik hormonların seviyesine veya FSH, LH gibi gonadotropin denen hormonların seviyesine bakmak genellikle gereksizdir ve çoğu kere masrafı ve zahmeti artırmadan başka bir işe yaramaz, tedaviye de bir katkısı yoktur. Çok nadir olarak bazı özel durumlarda hormon tahlillerine gerek duyulur. Çünkü PKOS hastalarının %70 kadarında adetler geç olur bu durum yumurtlama olmadığını gösterir. PKOS hastaların yaklaşık %70-80 kadarında da kıllanmada artış vardır. Bunlar hastayla konuşurken öğrenilecek bilgilerdir. Hastayla konuştuktan sonra muayene aşamasında da zaten ultrasonografiyle bakılıp yumurtalıkların polikistik olup olmadığı görülmektedir. Çok az bir grupta teşhis için tahlil gerekir. PKOS kadınlarda adet düzensizlikleri genellikle ergenlikle başlar, tüylenme de genellikle 15-16 yaşlarında başlayıp yavaş yavaş artar. Birden başlayıp hızlıca artmaz. Herhangi bir yaşta birden başlayıp hızlıca artan tüylenme olursa yumurtalıklarda veya böbrek üstü bezlerinde tümörden şüphelenilip onlara yönelik tetkikler yapılır. PKOS olan hastalar arasında bazen yanlış bir anlama olarak yumurtalıklarında kistler olduğunu sananlar olmaktadır. Bu yanlış anlama hastalığın adında kist geçtiğinden olabilir. PKOS da yumurtalıklarda kist gibi görülen oluşumlar gerçek kist değil bunlar gelişip olgunlaşıp çatlayamamış içinde yumurtayı barındıran follikül denen yapılardır. Yumurtlama sağlayan ilaçlarla bu kist görüntüsü veren folliküller büyütülmektedir. PKOS da uzun dönem etkiler Şeker hastalığı PKOS hastalarda şişman veya normal kilolularda insülin direnci olabileceğinden yaşları da ilerledikçe şeker hastalığı çıkma riski artar. Şişman olanlarda, ailesinde şeker hastalığı olanlarda, akantozis nigrikans olanlar ve yaşı ileri olanlarda bu risk daha fazladır. Yaptığımız bir çalışmada 30-40 yaş arası normal kadınlarda bozulmuş glukoz toleransı gizli şeker hastalığı %5 iken, aynı yaş grubu PKOS olan kadınlarda bu oran 3 katı artmış olarak %17 bulunmuştur. PKOS da takip ve tedavi için özellikle şişman olan, ailesinde şeker hastalığı olan veya ileri yaşdaki PKOS hastalara 75 gr şeker yükleme testi yapılabilir ve bu test 2 yıl gibi aralıklarla tekrarlanabilir. Sadece açlık kan şekerine bakmak yeterli olmamaktadır. Metabolik sendrom Şeker hastalığından başka özellikle şişman PKOS hastalarda henüz kesin gösterilemese de hipertansiyon ve koroner damar hastalıkları artabilir. Endometrium kanseri PKOS kadınlarda rahimin içini döşeyen endometrium denen dokuda kanser gelişme riski artar. Bu risk şişman olanlarda daha fazladır. Endometrium kanseri çoğunlukla menopozdan sonra görülmesine karşılık PKOS olanlarda endometrium kanseri daha erken yaşlarda, 25-30 yaşlarda bile görülebilir. Bu risk artışının birçok nedeni olabilir. Yumurtlama olmadığından endometriumun progesteron hormonunun etkisine girmeyip sürekli östrojen hormonunun etkisinde kalması, şişmanlık ve insülin direncinin bu risk artışında rol oynadığı düşünülmektedir. Uzun süre adet olamama ile endometrium dokusu kalınlaşır hiperplazi ve endometrium kanseri gelişebilir. Uzun süre adet olmamış hastalarda muayenelerde ultrasonografi ile bakınca endometrium tabakası kalınsa buradan parça alınıp patolojik inceleme yapılması önerilir. Endometrium kanseri riskini azaltmak için geç adet görenler veya kendiliğinden görmeyenlerde ilaçlarla adet görmeleri sağlanmalıdır. PKOS tedavisi PKOS hastaların şikayetine göre tedavi yapılır. Tüm belirtiler her hastada olmadığından hastada olan şikayeti ne ise veya hangi şikayetinin tedavisini istiyorsa ona göre tedavi yapılır. Örneğin sadece adetleri geç olarak – 2 ayda bir oluyor bunun için geliyorsa adetleri düzene sokulur. Tüylenmede artış varsa antiandrojenik tedavi verilir. Gebelik istediği halde olmuyorsa buna yönelik tedavi yapılır. Zayıflama PKOS hastalarda şikayeti ne olursa olsun ortak bir konu vardır o da eğer şişmansa mutlaka zayıflaması, normal kilodaysa şişmanlamaması önerilir. PKOS da kilo fazlalığı PKOS da görülen tüm şikayet ve bulguları kötüleştirir, tedavi başarısını da düşürür. Şişmanlık adet düzensizliği, tüylenmede artma, sivilcelerin çıkması ve ciltte yağlanma, gebe kalmada zorluk ve ileride şeker hastalığı riskinde artış, gebe kalırsa düşük riskinde artış, gebelikte şeker hastalığı çıkma riskinde artış ve ileride rahim kanseri riskinde artış gibi olumsuz etkilere neden olur. Bir çok kilolu PKOS hastada zayıflama ile bazen ilaç almadığı halde kendiliğinden adetleri düzene girebilir, kendiliğinden gebe kalabilir, tüylenmesi azalabilir. Zayıflama zor bir konudur ve irade meselesidir. Diyet uzmanından destek alarak diyet ve egzersiz programı ile kilo verilebilir. Bizim de üzerinde bir çok çalışmamız olan metformin şişman ve glukoz intoleransı gizli şeker olan hastalara verildiğinde zayıflamaya da yardımı olabilir. PKOS da şeker hastalığı riskinde artış ve henüz kesin gösterilmese de hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları riskinde artış olmakla birlikte halen yapılan çalışmalarda hayat sürelerinde kısalma görülmemektedir. Adet düzensizliği tedavisi Özellikle bekar genç kızlar veya evli olup ta henüz çocuk istemeyen ve sadece adet düzensizliği şikayeti olan PKOS hastalarda basit günlük haplar kullanılabilir. Diğer bir alternatif tedavide belli aralıklarla progesteron içeren ilaçlarla adet görülebilir. Tüylenmede artmanın hirsutizm tedavisi Tüylenmede artışın kendisi bir hastalık olmayıp PKOS un bir belirtisi olduğundan normalde tüylenmenin tedavisi şart değildir. Ancak özellikle genç kız ve kadınlarda tüylerin gelişmesi onlarda psikososyal problemler yarattığından tedavi gerekir. Yeterli çocuğu olan yaşı da biraz ilerlemiş başka problemleri ön plana çıkmış kadınlar bu kozmetik problemi fazla önemsemeyebilirler. Tüylenmesi olan kadınlar eğer şişmansa zayıflamaları da önerilir. Sadece yüzde hafif tüylenme varsa ilaç tedavisi yerine güvenilir ellerde termolizis veya lazer tedavisi yapılabilir. Tüylenme yaygın ve şiddetli ise ilaç tadavisi yapılır. En sık kullanılan ilaçlar antiandrojenik siproteron asetat içeren günlük hap olan Diane 35 ve Spironolakton Aldakton gibi ilaçlardır. Diane 35 aynı zamanda adetleri de düzenler ve gebelikten korur. Aldakton düzensiz sık adet kanamalarına neden olabilir. Hem gebelikten korunmak hem de sık kanamaları önlemek için Aldakton ile birlikte doğum kontrol hapı da alınabilir. Tıpta ilk defa bizim kullandığımız ve daha sonra yaygınlaşan kombine tedavi olan Diane ile birlikte Aldakton tedavisi de kullanılabilir. Bu iki ilacın birlikte kullanılması ile ilaçların etkinliği artar, adetler düzene girer ve aynı zamanda gebelikten de korunulur. Tüylenmede kullanılan antiandrojen ilaçlar gebelik olursa erkek bebeğe önemli riskleri olabildiğinden bu ilaçları alırken gebelikten korunulmalıdır. Kıllar 3-4 ay gibi belli bir sürede büyüyüp döküldüğünden tüylenmede kullanılan ilaçların etkisi geç ortaya çıkar. İlaçlar mevcut tüylerin ömrü sona erip dökülünce yeni çıkacak tüylerin çıkmasını azaltır. İlaçların etkisi 6 aydan sonra görülür. İlaçlar 9 ay – 1 yıl alınmalıdır. Diane kullanırken 3 ayda bir karaciğer fonksiyonlarına bakılır. Flutamid karaciğere önemli yan etkisi olduğundan kullanılmamalıldır. Akne sivilce ve yağlı cilt tedavisi Sivilce ve yağlı cilt şikayeti olan kadınlarda PKOS varsa bir kısım lokal cilt ilaçlarından ziyade antiandrojen tedaviden yarar görürler. PKOS da infertilite tedavisi Evli PKOS kadınlar genellikle infertilite kısırlık şikayeti ile başvurur. PKOS da yumurtlama çok seyrek veya hiç olmadığından infertilite olur bu yüzden tedavide yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar kullanılır. Şişmansa gebelik başarısını düşüreceği ve gebelikte de bir çok riskleri artıracağından mutlaka zayıflama önerilir. Yumurtlamayı sağlamak için ilk basamak ilaç ucuz, tedavisi kolay, yan etkisi az ve mutlak takibi gerektirmeyen klomifen sitrattır Klomen, serophen, gonaphen, klomid. Kadının yaşına göre değişmekle birlikte 3-6 siklus klomifen tedavisi yapılabilir. Klomifen en çok günde 150 mg kullanılır. Bu dozda yumurta gelişmezse bu tedavi bırakılır. 6 siklus klomifen tedavisi ile %20-40 gebelik olabilir. Klomifen tedavisi ile yumurtlama olmaz veya gebelik olmazsa ikinci basamak tedavisi olan gonadotropinlere geçilir. PKOS da gonadotropin olarak FSH tedavisi Gonal F, Puregon, Menopur kullanılır. PKOS hastalarda bu tedavi son derece önemlidir. PKOS da yumurtalıklarda fazla follikül olduğundan bu ilaçlara PKOS yumurtalıkları aşır hassastır. Bu tedavi mutlaka tecrübeli ellerde yapılmalıdır. İlaçlar düşük dozda başlanır, yumurta gelişmezse 7 gün aralıklarla yine çok düşük dozlarda artış yapılır ve yakından takip edilir. İyi yönetilemezse bu tedaviyle karın içinde aşırı su toplanmasından ölüme kadar gidebilen riskler olabilir. 3-4 siklus tedavi ile %50-60 gebelik sağlanabilir. Bu günlük iğne tedavisi ile gebelik olmayan hastalarda sonraki tedavi basamağı tüp bebek tedavisidir. Tüp bebek tedavisi sırasında da uygulanan tedavi protokolü ve ilaçların dozu ve takibi çok önemlidir yumurtalıklar aşırı cevap verip ovaryan hiperstimulasyon aşırı uyarım sendromu gelişebilir. Tedavi tecrübeli kişilerce yürütülmelidir. PKOS hastalarda tüp bebek tedavisi ile gebelik başarısı diğer hasta gruplarından iyidir. Metformin glikofaj, glikofen 15 yıl önce dünyada infertilitede ilk kullanan gruplardan biri de biz olduğumuz bu ilacın klomifene bir üstünlüğü olmadığından günümüzde kullanımı sınırlıdır. İnsülin direnci olan, bozulmuş glukoz toleransı olan PKOS hastalarda kullanılabilir. Rahim endometrium kanseri riskini önlemek için Uzun süre adet gecikmesi olan hastalarda ultrasonografi ile bakınca endometrium tabakası kalınsa endomerial hiperplazi veya endometrium kanseri olabilir buradan parça alınıp patolojik inceleme yapılması önerilir. Endometrium kanseri riskini azaltmak için geç adet görenler veya kendiliğinden adet görmeyenlerde ilaçlarla adet görmeleri sağlanmalıdır
Polikistik over sendromu kadınlarda yaygın görülen bir endokrin bozukluktur. Her 10 kadından 1’inde ortaya çıkan bu problem, yumurtalıklar, böbrek üstü bezleri, hipofiz bezi ve santral sinir sistemi arasındaki bağlantıların bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkıyor ve çeşitli semptomlarla kendini belli ediyor. Nedeni ise henüz tam olarak bilinemiyor ancak hastaların yaşadıkları şikayetleri çeşitli tedavi yöntemleri ile ortadan kaldırmak mümkün olabiliyor. Üreme dönemindeki kadınlarda, her yaşta görülebilen polikistik over sendromu ilerleyen dönemlerde hipertansiyon ya da kalp ve damar hastalıkları gibi çeşitli sorunlara da yol açabiliyor. Özellikle doğurganlık ile ilgili problemlere yol açan, halk arasında POS ya da PKOS olarak da bilinen rahatsızlığı en genel şekliyle yumurtalıklarda oluşan küçük ve iyi huylu kistler şeklinde tanımlayabiliriz. Şu makalemize de göz atmanızı öneririz Tıkla –> Kadınlarda mastürbasyon Polikistik Over Belirtileri Nelerdir?Polikistik Over Sendromu Neden Olur?Polikistik Over Tedavisi Ne Kadar Sürer?Polikistik Over Sendromu Hamile Kalabilir mi?Tanı Yöntemleri Nelerdir?Polikistik Over Geçer mi? Adet görmeme ya da iki adet dönemi arasında uzun bir sürenin olması, polikistik over sendromu rahatsızlığının en önemli belirtisidir. Adet görmeye yeni başlayan kadınlarda adet düzensizliği normal kabul edildiğinden bunun POS belirtisi olduğu akıllara gelmez. Oysa bu rahatsızlık 13 ila 19 yaş arasında da görülebiliyor ve adet düzensizliği durumunda mutlaka zaman kaybetmeden bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmak gerekiyor. Bu rahatsızlık ergenlik döneminde birkaç defa adet gördükten sonra adetlerin kesilmesi şeklinde bir belirti de gösterebiliyor. Bunun dışında polikistik over sendromu belirtilerini şu şekilde listeleyebiliriz Adet dönemi dışında kanama olması Vücutta erkek tipi tüylenme meydana gelmesi Özellikle yüz ve sırt bölgesinde sivilcelenme Cilt dokusunda değişiklik olması El üstünde lekelenme şeklinde cilt rengi değişimleri Hamile kalamama Kilo artışı Saç dökülmesi Seste kalınlaşma Göğüslerde hassasiyet olması, büyüme ya da küçülme Hastada özellikle erken dönemde bu belirtilerin tamamı ortaya çıkmayabilir. Sadece birkaç belirtinin görülmesi hatta sadece adet düzensizliğinin ya da iki adet dönemi arasında kanamanın olması durumunda bile polikistik over sendromu şüphesi ile doktora başvurmak gerekir. Genç kızların en çok sordukları sorulardan bir tanesini aşağıda açıkladık Tıkla –> Kızlık zarı bozulmadan hamile kalınır mı Polikistik Over Sendromu Neden Olur? Rahatsızlığın nedenine dair yapılan araştırmalar polikistik over sendromu ile genetik faktörler ve çevresel faktörler arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Bir neden ya da nedenler listesinden net bir şekilde söz edilemiyor olsa da ailesinde POS olan kadınlarda bu hastalık daha yaygın şekilde görülüyor ve bu durum da genetik faktörlerin etkisini ortaya koyuyor. Fazla kilonun kandaki insülin hormonu seviyesinde yükselişe neden olması da bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliyor. Çünkü bu durum vücudun androjen hormonunu da etkiliyor ve androjen hormonunun sentezini artırıyor. Bazı kimyasal maddelere maruz kalmak vücudun hormonal dengesini bozabiliyor ve sonuç olarak polikistik over sendromu ortaya çıkabiliyor. Bu kimyasallara dioksinler, fitoöstrojenler, BPA, Bisfenol A, DBP ve bazı tarım ilaçları örneğini verebiliriz. Söz konusu kimyasallara uzun süre maruz kalmak daha farklı rahatsızlıklara da yol açabiliyor. Cinsiyet hormonlarının vücuttaki dengesinin herhangi bir nedenle bozulması, yumurtlama bozukluklarına neden oluyor. Anovülasyon yani yumurtlayamama problemi, yumurtalıklarda kist oluşumuna yol açabiliyor ve kısa zamanda hastada PKOS gelişebiliyor. Diğer makalelerimiz Tıkla –> Kızlık zarı zedelenmesi Polikistik Over Tedavisi Ne Kadar Sürer? Öncelikle polikistik over sendromu tedavisinin hastanın şikayetlerini ortadan kaldırma amaçlı olarak uygulandığını belirtmek gerekiyor. Sendromu % 100 ortadan kaldıran bir tedavi yok. Fakat hastanın şikayetlerine çeşitli tedavi yöntemleri ile çözüm bulunabiliyor ve tedavi şeklinin belirlenmesinde hastanın bebek sahibi olmayı isteyip istememesi de belirleyici bir faktördür. Şayet hasta bebek sahibi olmayı istemiyorsa düzenli olarak adet görmesini sağlama amaçlı olarak doğum kontrol hapı kullanımı ya da progesteron hormonu içeren ilaçların kullanımı tercih edilebiliyor. Bu sayede vücudun hormonal dengesinin yeniden kazanılması amaçlanıyor ve rahim kanseri riskinin azaltılması hedefleniyor. Aynı zamanda tüylenme gibi sorunlara yol açan hormonal dengesizliklerin giderilmesi de sağlanabiliyor. Elbette hastaların ideal kiloda olması polikistik over sendromu tedavisinde önemli bir unsurdur ve kilo artışının önüne geçmek için diyetisyen kontrolünde bir diyet uygulanması da gerekebiliyor. Özellikle hamilelik düşünen kadınlarda kilo vermenin önemi çok daha fazladır. Hamilelik düşünen kadınlarda ise yardımcı üreme tekniklerinden faydalanılabiliyor. İnsülin direncini kıran ilaçların kullanımı, yumurta geliştirici ya da yumurta uyarıcı özellikte olan ilaçların kullanımı gibi tedaviler ile başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Tedavinin ne kadar süreceği, hangi ilaçların kullanıldığı, hangi tedavi prosedürlerinin tercih edildiği, hastanın vücudunun tedaviye verdiği tepki gibi pek çok farklı unsura bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Ancak genel olarak polikistik over sendromu tedavilerinde istenen sonuçların 6 ay ila 1 yıl arasında değişen sürelerde elde edilebildiğini belirtebiliriz. Fakat gebeliğe yönelik yardımcı üreme tekniklerinin uygulanması durumunda gebelik sonucu daha erken dönemde elde edilebileceği gibi bu süreden daha uzun bir zaman dilimini de gerektirebilir. En çok sorulan bir diğer soruya da aşağıda açıklık getirdik Tıkla –> Adet döneminde hamile kalınır mı Polikistik Over Sendromu Hamile Kalabilir mi? Hastaların polikistik over sendromu tanısıyla birlikte öncelikli olarak endişe duydukları husus doğurganlık üzerine oluyor. Bu sendrom maalesef doğal yolla hamile kalma olasılığını düşürüyor. Ancak tamamen ortadan kaldırıyor diyemeyiz. Her ne kadar söz konusu rahatsızlığı yaşayan hastaların ortak sorunu hamile kalamama olsa da doğal yolla gebe kalma şansı, düşük de olsa vardır. Bununla birlikte tüp bebek tedavisiyle de polikistik over sendromu rahatsızlığına karşın başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Hatta tüp bebek tedavisi gören kadınların yaklaşık olarak % 20’sinin hamile kalamama nedeni bu sendromdur. Yumurta uyarısı ilaçların düşük dozda ve dikkatli bir şekilde kullanılması ile gebelik sağlanabiliyor. Bu durumda tüp bebek tedavisi ile hamile kalma şansının ne kadar yüksek olduğu da merak edilebilir. PKOS hastalığına sahip olan ve tüp bebek tedavisi gören kadınların % 66’sında gebelik sonucu elde edilebiliyor. Görüldüğü gibi polikistik over sendromu doğurganlığı % 100 ortadan kaldıran bir hastalık değildir. Sadece gebe kalma olasılığını düşürüyor. Tanı Yöntemleri Nelerdir? Hastaya polikistik over sendromu tanısı konması için şikayetlerinin dinlenmesi ve jinekolojik muayene gerekiyor. Yumurtalıkların ve rahmin ultrasonografi ile gözden geçirilmesine ihtiyaç duyuluyor. Aynı zamanda hastandan tam kan sayımı testi ve adetinin 3. gününde hormon testi yaptırması da istenebilir. Bu rahatsızlığa sahip olan kadınlarda FSH ve LH hormon seviyelerinin idealden farklı olduğu, östrojen hormonunun düşük olduğu gözlemleniyor. Erkeklik hormonu da hastalarda normalden daha fazla olabiliyor. Hastanın şikayetleri, muayene ve test sonuçları bir arada değerlendirilerek tanı konuyor ve hastalıkla ilgili hafif, orta ya da şiddetli şeklinde bir sınıflandırma yapılabiliyor. Rahim ağzında yara neden çıkar? merak ediyorsanız aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz Tıkla –> Rahim ağzında yara Polikistik Over Geçer mi? Yumurtalık üzerinde iyi huylu küçük kist oluşumlarına yol açan polikistik over sendromu kendi kendine geçmez. Hatta tıbbi açıdan müdahale edilmediğinde pek çok farklı rahatsızlığa da yol açabileceğinin altını çizmekte fayda var. Tanı konduğunda özellikle vücudun hormonal dengesinin yeniden sağlanmasına yönelik bir tedavinin mutlaka uygulanması gerekiyor. Uygulanmaması durumunda ise hastaların % 50’sinde insülin direncinin oluştuğu bilinmelidir. Hastaların % 8’inde ise tip 2 diyabet hastalığı gelişiyor ve aynı zamanda obezite de kaçınılmaz bir son haline geliyor. Dolayısıyla mutlaka tedavinin uygulanması için kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurulması gerekiyor. Konu ile alakalı dış kaynaklar Detaylı bilgi almak için aşağıdaki bilgilerden bizlere ulaşabilirsiniz. Mail Cep Tel 0532 325 30 08 Asistan Tel 0535 761 60 97
polikistik over diane 35 kullanımı