♥️ Milli Mücadele Döneminde Yapılan Fedakarlıklar Ile Ilgili Araştırma

DenizliBüyükşehir Belediyesi, Milli Mücadele'nin kahramanları anısına "Tavas ve Yöresi Milli Mücadele Programı" adlı bir etkinlik düzenledi. Koronavirüs tedbirleri ve sosyal mesafe kuralına uyularak yapılan programda Tavas ve yöresinde Milli Mücadele döneminde yaşanılanlar anlatıldı. MilliMücadele döneminde Sovyetler Birliği’nin yapmış olduğu yardımın. miktarı ile ilgili Baskın Oran’ın hesaplamalarıyla, diğer araştırmacıların. hesaplamaları arasında tutarsızlıklar bulunmaktadır. Ergil, Bolşeviklerin yaptığı para. yardımının 1921 ve 1923 yılları için mecliste onaylanan milli savunma Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Türk Tarih Kurumu (TTK) tarafından organize edilen "Karadeniz'de Milli Mücadele Konferansları" serisinin ilki Ondokuz Mayıs EsinDerinsu Dayı. "Milli Mücadele Döneminde Elviye-i Selâse ve Nahçıvan" Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, vol. XXII, no. 64-65-66, 2006, pp. 91-118. Chicago: Esin Derinsu Dayı. "Milli Mücadele Döneminde Elviye-i Selâse ve Nahçıvan" Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi XXII, no. 64-65-66 (2006): 91-118. AMA Milli mücadele döneminde kadın kahraman olarak adlandırılan ve tarihe isimleri kaydedilmiş pek çok isim bulunur. Bunların ortak özellikleri vatan savunması uğruna cephenin gerisinde vermiş oldukları mücadelelerden geçer. Burada cesaretlerinden vazgeçmeyerek bugüne örnek olan düşmandan korkmadan yaptıkları savunmaları ile Kuva-yı Milliye birlikleri savaşıyordu. Kuva-yi Milliye halkın içinden çıkmış, vatan ve yurt sevgisi ile düşmana karşı mücadele eden silahlı güçlerdi. Terhis edilen birçok subay ve asker Kuva-yı Milliye birliklerine katılmıştı. TBMM 1920 sonlarında Kuva-yi Milliye birliklerini kaldırıp düzenli ordu kurmaya karar verdi MilliMücadele Döneminde Suriye ve Irak Hadiye YILMAZ Dr., Marmara Üniversitesi, Tarih Bölümü. E-mail: hadiye.yilmaz@gmail.com ÖZ YILMAZ, Hadiye, Mustafa Kemal Paşa-Emir Faysal Anlaşması ve Milli Mücadele Dönemin-de Suriye ve Irak, CTAD, Yıl 10, Sayı 20, (Güz 2014), s. 289-306. MilliMücadele Döneminde Yozgat: 61 . Atatürk Döneminde Yapılan Karayolları, Barajlar Ve Türkiye'de Giyim Kuşam İle İlgili Düzenlemeler ve MillîMücadele Döneminde Türkoğlu Gazetesi EndNote'a Aktar Zotero'ya Aktar Mendeley'e Aktar Bibtex PDF. Fahri KILIÇ (Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 3pB4. İstanbul’a geldiğinden beri Anadolu’ya geçme niyetinde olan Mustafa Kemal’in aradığı fırsat İtilaf Devletleri’nin Karadeniz bölgesinde, Samsun, Vezirköprü, Merzifon ve dolaylarında Türklerin, Hıristiyanlara saldırdığı iddiası ile İstanbul Hükümetine verdikleri nota ile doğmuştur. Bu nota üzerine İstanbul Hükümeti dürüst, güvenilir ve iyi bir asker olduğu bilinen ve İttihatçılarla arası açık olan Mustafa Kemal Paşa’yı 9. Ordu Müfettişliğine tayin etmiştir. Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919 günü Samsun’a hareket etmiş ve 19 Mayıs 1919 günü kendisi dâhil 55 kişiyle Samsun’a ulaşmıştır. Kaybedilecek zamanın olmadığını iyi bilen Mustafa Kemal, yöre halkına gerçekleri anlatarak, yabancılara karşı bir cephenin oluşturulması gereğini izah ederek çalışmalarına başlamıştır. Mustafa Kemal, yöre halkına Rum çetelerine teslim olunmaması, İslâm çeteleriyle işbirliği yapılması gibi telkinlerde bulunmuştur108. Mustafa Kemal Samsun’a çıktığı andan itibaren o dönemde halkın doğal liderleri konumunda olan din adamlarıyla irtibat halinde olmuştur. Mustafa Kemal’i Samsun’a çıkışında ilk karşılayanlardan biri de Mavnacılar Kahyası ve Samsun 107 Kemal Çelik, Atatürk’ün Yasallık MeşruiyyetAnlayışı, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, X. Cilt, Sayı, 39, 108 Erdal Aydoğan, ’Samsun’dan Erzurum’a Mustafa Kemal’’, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2000, 45 Vilayet Meclisi üyesi Molla Hacı Dursun Efendi’dir109. Mustafa Kemal Samsun’da altı gün kalmış ve burada Anadolu’ya gönderilme amacının dışında çok önemli işler yapmıştır. Bu durum İtilaf Devletleri’ni oldukça rahatsız etmiştir. Hatta İngiliz İşgal Kuvvetleri Karadeniz Ordusu Komutanı General Milne, 19 Mayıs 1919 günü Harbiye Nazırına gönderdiği yazıda “9’uncu Ordu dağıtıldığı halde ona bağlı birlikler için bir müfettişin geniş bir kurmay heyetiyle gönderilmesinin asıl maksadını” öğrenmek istemiştir. Harbiye Nezareti adına Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Cevat Paşa tarafından bu yazıya verilen cevapta “Mustafa Kemal Paşanın bölgede asayiş ve huzuru sağlamak, silah ve cephaneleri toplamak ve dağınık bulunan ordu birliklerini teftiş etmek” gibi görevlerle gönderilmiş olduğu belirtilmiştir110. Bu durum karşısında Mustafa Kemal, karargâhını Samsun’dan Havza’ya taşımıştır. Mustafa Kemal’in Havza’yı tanımak amacıyla Havza Kaymakamlığına sorduğu sorular dikkat çekicidir “Mahrem ve Mahsustur Sayı 197 Havza Kazası Kaymakamlığı’na Melhuf sualler hakkında malûmatı seria verilmesini rica ederim. Dokuzuncu Ordu Kıtâat-ı Müfettişi Fahr-i Yaverî Hazret-i Şehriyârî Mirliva M. Kemal 1- Kazanın nevahi üzerine nüfusu İslâm, Hristiyan Ermeni, Rum 2- Mütarekeden sonra olan belli başlı vukuat, son iki ay zarfında şekavetin derecesi ve mühim vakası addeten gösterilecek. 3- Bu şekavete karşı hükümetin ve ciheti askeriyenin icraatı ve muvaffakiyeti derecesi. 4- Mücavir kazaların derece-i asayişi ve kazanız üzerindeki tesiratı. 109 Mehmet Saray, Ali Tuna Hazırlayanlar, Atatürk’ün İslâma Bakışı Belgeler Görüşler, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2010, 110 Osman Akandere, Millî Mücadelenin Başlarında Mustafa Kemal Paşada Sine-i Millet Düşüncesi İle Askerlikten İstifası Öncesi ve Sonrası Kendisine Gösterilen Bağlılıklar, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı11, 2002, 46 5- Ermeni ve Rumların Hükümet'e olan münasebeti, bunların hariç komitelerle derece-i irtibatı ve münasebeti ve mühim eşhası kimlerdir. 6- İngiliz ve Amerikan memurları bu kaza dâhilinde kimlerle temastadır. Ve ne gibi gaye gözetiyorlar. 7- Bir Yunan zabit’inin bu havaliye hafiyen geldiği vaki mi? 8- İslâmların mütehayyizanı ve ulemasından ve nafizülkelâm zevattan kimler varsa esamisi. 9- Memurin-i mülkiye ve askeriyenin ahlâk ve etvarı. 10- Ahalide aşar düyunatı çok mudur, ne tahsil ne kadardır, ordu namına ambarlarda neler vardır. 11- Harb-i umumide kaza vesaiti nakliyesi ne dereceye kadar harap olmuştur. 12- Halktaki tahassusat-ı siyasiye İslâmlarda ve Hıristiyanlarda ayrı ayrı…111” Mustafa Kemal’in öğrenmek istediği 8. ve 12. Maddeleri konumuzla doğrudan ilgilidir. Buna göre Mustafa Kemal dinîn ve din adamlarının halk üzerindeki etkisinden yararlanmayı planlamaktadır. Mustafa Kemal 28 Mayıs 1919’da komutanlara, valilere ve kaymakamlara gönderdiği telgrafta, memleketin içinde bulunduğu durumu açıkladıktan sonra düzenli, planlı olarak, azınlıklara da zarar verilmeyecek bir şekilde heyecanlı mitinglerin yapılması gereğini vurgulamış ve milli mukavemet cephesini oluşturmak için yoğun bir gayret içinde olunmasını tavsiye etmiştir. 29 Mayıs 1919’da kolordu kumandanlarına gönderdiği telgrafta ise düşmanın İzmir’i işgalinden sonra, Anadolu’yu adım adım ele geçirebilecekleri hususunu vurgulamış, taht-ı işgalde bulunan Makam-ı Hilafet ve Hükümet’in adeta esaret altına girdiğini bunun için; bu esaretten kurtulmanın, hür ve bağımsız yaşamanın yolunun milletin bu davaya sahip çıkmasında olduğunu; bunu gerçekleştirmek için her türlü çareye 111 Aydoğan, age, 47 başvurulabileceğini, dahası vatanperver çetelerden de istifade edilmesi mecburiyeti doğduğunu ilan etmiştir112. Burada konumuz açısından ilgi çekici olan Mustafa Kemal’in “Makam-ı Hilafet’e” vurgu yapması olmuştur. Makam-ı Hilafet’e yapılan bu vurgu daha sonraki açıklamalarda sıklık kazanacaktır. Ayrıca bu çağrı sonrasında yapılan gösteri ve mitinglerin Ramazan ayına denk gelmesi de bu mitinglere ayrı bir heyecan katmıştır. Daha sonra Mustafa Kemal, Havza’nın ileri gelenlerini toplayarak bir mitingin yapılamasını ve miting gününü 30 Mayıs 1919 Cuma günü olmasını istemiştir. Hacı Bayramzade Sıdkı Efendi’nin de bu programda içinde bulunulan şartları, Türk milletinin uğradığı felaketi bunun için de silahlanmak gerektiğini anlatan bir konuşma yapması planlanmıştır. 30 Mayıs günü hava muhalefetine rağmen büyük bir kalabalık toplanmış hep birlikte Cuma namazı kılınmış ve ardından da mevlit okutulmuştur. Ancak Mustafa Kemal mitingi yeterli bulmayarak tekrar yapılmasını istemiştir. 13 Haziran’da ahali tekrar davet edilmiş ve büyük bir katılımla miting aynı gün yapılmıştır. Mitingde “Türk ölmemiş ve ölmeyecek” sloganıyla ruhlar ateşlenmiş, konuşmaların ardından toplanan ahaliye “din, namus ve nikâhları” üzerine yemin ettirilmiştir113. Miting için Cuma vaktinin belirlenmesi, tanınmış bir hocanın davet edilmesi, mitingde mevlit okutulması ve 13 Haziran’daki mitingden sonra halka “din, namus ve nikâh” üzerine yemin ettirilmesi Mustafa Kemal’in dinîn halk üzerindeki etkisinden faydalanmak için politik bir hamle olarak değerlendirilebileceği gibi bu 112 Aydoğan, age,  Erdal Aydoğan, Atatürk Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Samsun’dan Erzurum’a Mustafa Kemal adlı eserinde bu miting için 30 Mayıs 1919 tarihini vermektedir. Ancak yine Atatürk Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan, Mehmet Saray ve Ali Tuna tarafından hazırlanan “Atatürk’ün İslâma Bakışı” adlı eserde bu tarih 6 Haziran 1919 olarak verilmektedir ilgili bölüm Recep ÇELİK tarafından hazırlanmıştır. Bize göre 30 Mayıs’ta yapılması planlanan miting ertelenmiş olması, Aydoğan’ın cümle kurgusunda hata yapmış olması muhtemeldir. Ancak 30 Mayıs, 6 Haziran ve 13 Haziran tarihlerinin her üçü de Cuma gününe denk gelmektedir. Ayrıca Aydoğan’ın “Hacı Bayramzade Sıdkı Efendi” olduğunu söylediği şahıs Atatürk’ün İslâma Bakışı” adlı eserde yalnızca Sıtkı Efendi olarak geçmekte; “Hacı Bayramzade” ayrı bir şahıs olarak Girem Köyü imamı ve daha sonra Havza Müftüsü olarak ayrıca anılmaktadır. Ancak konumuz açısından geçerli olan Mustafa Kemal’in Havza’da din adamlarının etkisinden yararlanmak istediğidir. 113 Aydoğan, age, 48 kavramların zaten halkın düşmana karşı doğrudan savunmak istedikleri değerler olduğu göz önünde bulundurularak “olması gerekenin” bu olduğu da söylenebilir. Mustafa Kemal Havza’dayken, Diyarbakır’da kurulan bir Kürt Kulübü’nün İngilizlerin etkisi altında bölücü faaliyetlerde bulunduğunu fark edip, bu konuda tedbir almak istemiştir. Bu amaçla Diyarbakır’da bulunan Mebus Kamil Beyefendi’ye gönderdiği telgraf şu şekildedir “Haberlere göre, harici düşmanlarımıza karşı din birliğinin el ele vererek sevgili topraklarımızı kurtaracağı bu öldürücü anda Diyarbakır’da Kürt Kulübü ile Türkler arasında çeşitli muhalefet varmış. Bunun her iki kardeş ırk için ne elim sonuçlara sebep vereceğini zât-ı alileri pek güze takdir buyurursunuz… Harici düşmanın hukuk-u milliye ve istiklalimizi ayaklar altına almaya başladığı bu günlerde ortaya atılmış en büyük hıyanet olacağını vatanın kurtarılması için milli birliğin hedef alınması nokta-i nazarında Kürt Kulübü’ne gerekli vasiyetlerde bulunulması114” Yine bu telgrafta da görüldüğü üzere Mustafa Kemal “kardeşliğe” vurgu yaptığı gibi “din birliğine” de vurgu yapmaktadır. Kategoriler Dergi, Alt Kategoriler Temmuz, Her alanda değer üreten Türk kadını savaşlarda da kahramanca mücadele etmiştir. Bu mücadele sürecinde bizzat savaşlara katılmanın yanında, cephe gerisinde hastanelerde hasta bakıcı ve hemşire olarak, fabrika ve atölyelerde mermi ve cephane üreterek, askerlerin dikim ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılayarak önemli görevler ifa etmişlerdir. Bunun yanında, kadınlarımız pek çok cemiyet kurup ordumuza çeşitli yardımlarla katkıda da bulunmuşlardır. Türk kadınlarının düşmana karşı savaştığı ve efsaneleştiği dönemlerden bir tanesi, Milli Mücadele Dönemi’dir. Bu dönemde savaşlarda kahramanlık gösteren kadınlarla ilgili olarak farklı kaynaklarda sayısal ve nitelik olarak sınırlı bilgiler yer almaktadır. Bu çalışmada, Milli Mücadele Dönemi’nde farklı cephelerde savaşmış kadınlar ve bunların bu savaşlardaki rolleriyle ilgili olarak detaylı bilgi verilecektir. Tarihi tarih yapan yaşananlar olduğu gibi, bunu yaşayan ve yaşatanların sadece erkekler olmadığı açıktır. 1918-1923 yılları arasında yaşanan Türk Bağımsızlık Savaşı’’ olarak da tanımlayabileceğimiz Milli Mücadele Dönemi, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır Küçük, 2005. Bu tarih aralığı, geçen yüzyılın başındaki bağımsızlık mücadelemizi askeri, hukuki ve siyasi açılardan kapsamaktadır. Bu süreçte Türk Milleti, istiklâlini kurtarmak için azim ve kararıyla kendini ortaya koymuş, “Ya istiklal ya ölüm!” düsturuyla tüm vatanı kadın-erkek birlikte savunmuştur. Mili Mücadele’nin ne olduğunu anlayabilmek için Milli Mücadele’de kadınların yerinin bilinmesi gerekir. Bu çalışmada ilgili literatüre dayalı olarak Milli Mücadele’de cepheler esas alınarak bağımsızlık mücadelesine destek veren kadınlarımız hakkında bilgi verilecektir. Batı Cephesinde Savaşan Kadınlar Batı Cephesi muharebeleri, Yunanlıların 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgali ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in Yunanlıların elinden geri alınışına kadar geçen sürede cereyan etmiştir. Bu süreçte, Yunanlılarla I. ve II. İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya ve Büyük Taarruz Muharebeleri gerçekleştirilmiştir Akçora, 1987. 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’in kurtuluşu ile son bulan muharebelerde kadınlarımız önemli yararlılıklar göstermiştir. Bu kadınlarımızdan önde gelenleri aşağıdaki gibidir Halide Edip Adıvar 1882-1964 Yakın dönem Türk tarihinin önemli kadın simalarından olan Halide Edip İstanbul doğumludur. Edebiyatımızda önemli bir roman yazarı olan Halide Edip; siyaset, akademisyenlik ve öğretmenlikle de uğraşmıştır. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden hemen sonra düzenlenen Fatih, Üsküdar ve Sultanahmet Mitinglerine konuşmacı olarak katılmıştır. Etkili hitabetiyle özellikle de Sultanahmet Mitingi’nde kitlelerin milli duygularını etkilemiştir. Halide Hanım, bu yıllarda Anadolu’ya gizlice silâh kaçırma işinde de görev almış ve 1920’de kocasıyla birlikte Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye fiilen katılmıştır. Özellikle Batı Cephesi’nde dolaşarak, Kızılay hastanelerinde görev almıştır Enginün, 1988. Muharebelerde gösterdiği başarı neticesinde “Onbaşı Halide” olarak ün salmıştır. İngilizler İstanbul’u 16 Mart 1920’de işgal edince Milli Mücadeleye katılmak için eşiyle birlikte Mustafa Kemal’in yanına gitmiş ve İstanbul Hükümeti’nce Milli Mücadele’yi destekleyen kadınlar arasında idama mahkûm edilen ilk kadın olmuştur Altındal, 1994 ve Halide Edip, 2014’ten aktaran Demircioğlu, 2018. Sakarya Savaşı sırasında onbaşı, daha sonra üst çavuş olmuştur Tong Yabgu, aktaran Demircioğlu, 2018. Savaş süresince cephe karargâhında görev alan Halide Hanım, Dumlupınar Meydan Muharebesi’nden sonra Ordu ile birlikte İzmir’e gitmiş ve bu yürüyüş sırasında rütbesi başçavuşluğa yükseltilmiştir Enginün, 1988. Cephede uzun süre savaşan Halide Edip, ayrıca İstiklal Madalyası sahibidir Doğan, 2019. Halide Edip bir kadın olarak Türk toplumunun gönlünde o kadar yer etmiştir ki, 1919 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde kadınların daha ne seçme ne seçilme haklarının bulunmadığı bu dönemde kendisine üç ayrı şehirden oy çıkmıştır Enginün, Cumhur ve Özdemir, 1983’ten aktaran Sarıçoban, 2017 1340. Nakiye Elgün 1882-1954 İstanbul doğumlu olan Nakiye Elgün, eğitim tarihimizin önemli kadın simalarından olup Muallimler Cemiyeti’nin başkanlığını yapmıştır. Nakiye Hanım’ın, Feyziye Okulu’nun müdürlüğünü yaparken, milli mücadeleye destek veren Ankara’da bazı siyasilerin İstanbul’daki ailelerine para gönderilmesinde aracılık ettiği bilinmektedir. Ayrıca müdürlüğünü yaptığı okulun depolarında Bartın üzerinden Anadolu’ya sevk edilen savaş malzemelerini sakladığı bilinmektedir Elöve, 1991 ve Sandalcı, 2005’ten aktaran Özyürek, 2014. Nakiye Hanım, savaşta kimsesiz ve yardımsız kalan aileleri ko­rumak için “Şehit Ailelerine Yardım Cemiyeti” adıyla bir cemiyet de kurmuş Kurnaz, 1991 ve şehit ailelerine yardımların ulaşmasına katkı sağlamıştır. Kara Fatma Fatma Seher Erden 1888- 1955 Kara Fatma Erzurumlu olup, Mondros Mütarekesi’nden sonra eşleri Ermeniler tarafından şehit edilen kadınları etrafı­na toplamış ve Ermenilerle çarpışmıştır. Kızı Fatma, oğlu Seyfeddin ve iki kardeşinin de yer aldığı çetesiyle Bursa ve İzmit’in işgalden kurtulması için çarpışmıştır. İzmit işgal edilince oğlu ve kardeşi ile bölgeye giderek örgütlenmiş ve çete kurmuştur. Çetesiyle Yunan işgalcilerine karşı uzun süre mücadele etmiştir. Milli Mücadele’de Adana, Dinar, Nazilli, Sarayköy, Afyonkarahisar ve Tire’de asker olarak savaşmıştır Doğan, 2019. İzmit’te karargâh kumandanlığı yapmıştır Tevhîd-i Efkâr, 1922’den aktaran Uyanıker, 2007. Muharebelerde gösterdiği başarıdan dolayı Kara Fatma ismini ona Mustafa Kemal vermiştir Özcüler, 2002. 1919’da Mustafa Kemal’in karşısına geçerek “Kadınsam Türk de değil miyim? Bana görev verin” demiş ve Milis Müfreze komutanı olarak Batı Cephesi’nde görevlendirilmiştir Köksal, 2010’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Rum ve Ermenilere karşı büyük zaferler kazanmış; Sakarya ve Başkomutanlık Muharebeleri’ne katılmıştır. Çetesinde 43 kadın ve 700 erkek olduğunu ve bu kadın­lardan 28’inin şehit düştüğünü kendisi belirtmiştir. Mustafa Kemal tarafından kendisine “teğmen” rütbesi verilmiş ve o üsteğmenliğe kadar yükselmiştir. Kendisine bağlanan maaşı Kızılay’a bağışlamış, 1954 yılında ise Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisine tekrar maaş bağlamıştır Tansel, 1991. Çete Emir Ayşe 1894-1967 Emir Ayşe Aydın, İmamköylü olup eşi Çanakkale’de şehit olmuştur. 1919’da Yunanlıların Aydın’ı işgal ederek İmamköy’ü de ele geçirdikleri sırada çocuklarını komşusuna emanet ederek silahlanmıştır. Eşinden kalan elmas küpelerini bir diğer iddiaya göre de düğünde takılan altınını bozdurmuş, cephane ve silah Martini almış, dağa çıkarak Yörük Ali Efe’ye katılmıştır. Aydın’ın düşman işgalinden kurtuluşuna 7 Eylül 1922 kadar Yunanlılarla savaşmıştır. Daha sonra Umurlu’daki Sancaktar Ali Efe Grubu’na katılan Ayşe Kadın, aynı gruptaki Çiftlikli Kübra ve Ayşe Çavuş ile birlikte ilk olarak Kepez sırtlarında düşmanla savaşmış sonrasında Aydın Cephesi’nde görev almıştır. Aydın’ın Yunanlılar tarafından ikinci kez işgal edilmesi üzerine Yörük Ali Efe Grubuna katılarak Köşk Cephesi’ndeki çatışmalarda yer almış ve Milli Mücadele’nin sonuna kadar savaşmıştır. Savaş sonunda Mustafa Kemal Atatürk, kendisini 1933’te İstiklal Madalyası ile ödüllendirmiştir. İlk kez Kuva-yı Milliye tarihinde efe elbisesi giyinen ve “Efe” unvanını alan mücahit bir kadındır. İmamköy Kahve Meydanı’na Çete Ayşe’nin bir büstü dikilmiş ve 2010 yılında bu köyde “Çete Ayşe” isimli bir film de çekilmiştir Karabulut, Biyoğrafya, 2020. Halime Çavuş Kocabıyık 1898/ 20 Şubat 1976 Halime Çavuş, Kastamonu merkez Duruçay Köyü’nden olup, Kurtuluş Savaşı’na erkek kılığında katılmıştır. Bu nedenle herkes onu Halim Çavuş olarak tanımıştır. Ankara’dan Sakarya’ya cephane taşımaya da yardım etmiştir. İnebolu’da Atatürk ile karşılaştığında, soğuk havaya aldırış etmeden dış giysisini cephanelerin üzerine örttüğü görülünce Paşa kendisine “Üşümüyor musun?” sorusu üzerine Atatürk’ü tanımayarak “Bey, 100 bin kişi kurtulacak, ben ölsem ne olacak” cevabını vermiştir Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. 9 Haziran 1921’de Yunan savaş gemileri olan Kılkış ve Averof’un İnebulu’yu bombaladıkları zaman şarapnel parçası ile ayağından yaralanmış ve sakat kalmıştır. Savaştan sonra Atatürk kendisini köşke çağırıp 15 gün misafir etmiş ve düzenlenen törenle kendisine İstiklal Madalyası ile birlikte “Çavuş” rütbesi de verilmiştir. Ayrıca Paşa’nın emriyle kendisine maaş da bağlanarak Kastamonu’ya gönderilmiştir. Savaştan sonra da askeri üniformasını çıkarmamıştır Halime Çavuş, Gördesli Makbule 1902-1922 Manisa’nın Gördes İlçesi’nden olup henüz birkaç aylık evliyken eşi Halil Efe ile birlikte Milli Mücadele’ye katılmıştır. Afyon mevzilerinde düşmana karşı çarpışan çetenin içerisinde yer almıştır Doğan, 2019. Çok iyi silah kullandığı bilinmektedir ve Mart 1922’de Akhisar ve Sındırgı sınırı üzerindeki Kocayayla’da düşmanla savaşırken başından vurularak şehit olmuştur Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Nezahat Onbaşı Nezahat Baysel 1909-1993/94 Erzurumlu olan Nezahat Onbaşı, Kurtuluş Savaşı’nda 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey’in kızıdır. Annesi ölünce, babası onu sekiz yaşındayken Çanakkale Savaşı’na götürmüştür ve tam üç sene babasının yanında kalmıştır. 70. Alay’ın simgesi haline gelmiş ve bu sebeple bu alaya “Kızlı Alay” denilmiştir. Çok iyi at binen ve silah kullanan Nezahat Onbaşı, henüz 12 yaşındayken onbaşı rütbesini almıştır. Milli Mücadele’ye katkılarından dolayı İsmet Paşa kendisine “Kurmay” unvanını vermiştir Nezahat Onbaşı, aktaran Demircioğlu, 2018. Askerler kendisine Türk Jandark’ı diye lakap takmışlardır. 30 Ocak 1921’de Büyük Milet Meclisi’nin 140. Oturumunda Bursa Milletvekili olan Emin Bey tarafından yüzden fazla düşman öldüren bu çocuğa İstiklal Madalyası verilmesi teklif edilmiştir. Ancak, İzmit milletvekili Hamdi Namık Bey’in küçük bir çocuğa bu madalyanın verilmesinin uygun olmayacağı ve ilerde onun çeyizinin alınmasının daha uygun olduğunu teklif etmiştir Kurnaz, 1991 124. Altındal’a 1994 göre “Paşa” unvanı verilmesi talep edilmiştir. Bu teklif TBMM’de kabul edilmiş ancak mücadele devam ettiği için işleme konulamamıştır Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Farklı bir kaynağa göre ise Tunalı Hilmi tarafından mir-i miran sivil Tuğgeneral rütbesi verilmesi istenmiştir Kurnaz, 1991 124. Ancak bu teklifin kabul edilip edilmediği de bilinmiyor. Nezahat Onbaşı, tam 65 yıl sonra TBMM’nin takdir beratına yani şükran belgesine kavuşabilmiştir Nezahat Onbaşı, aktaran Demircioğlu, 2018. Binbaşı Ayşe/ ?/ 1942 Selanikli olan Gazi Ayşe Altıntaş’ın eşi Kafkas Cephesi’nde şehit düşmüştür Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018; Uyanıker, 2007. Eşinin intikamı için 15 Mayıs 1919’da düşman İzmir’e ve Aydın’a geçince Ayşe Hanım, Kuva-yı Milliye Birliği’ni kurmuş ve daha sonrasında birliğiyle Köpekçi Nuri Çetesi’ne katılmıştır. Rütbeli olarak savaşa katılan ilk Türk kadınıdır. Salihli’de Yunanlılarla savaşırken “Çavuş” rütbesini almıştır Aslan, 2006. İstiklâl Mücadelesi’ne başından sonuna kadar katılmıştır. Sakarya’da sol kasığından piyade mermisi ile yaralanıp tedavi olmuş ve Büyük Taarruz’a katılıp Mürsel Paşa ekibine girmiş ve bu sırada atılan bir misketle sol bacağı kırılmıştır. Binbaşılığa kadar yükselmiştir Tansel, 1978’den aktaran Sarıçoban, 2017 1341. Ayşe Çavuş ?/? Aslen Prizrenli olup Aydın’a yerleşmiş bir muhacirdir. Arkadaşları ona Mehmet Çavuş ismini vermiş olup eşini Balkan Harbi’nde kaybetmiştir. Dört oğlu ve bir kızıyla Milli Mücadele’ye katılmıştır. Damadı ve büyük oğlu ile dilenci kılığında Aydın’a geçtikten sonra topladığı 350 kişilik bir kuvvetle Salihli’de düşmanla çarpışmıştır Vakit, 1922’den aktaran Uyanıker, 2007 93. Üç Yunan askerini öldürerek sürdükleri otomobili hayvanların arkasına bağlayarak ve Kuva-yı Millîye birliklerine teslim etmiştir. Gösterdiği başarılardan dolayı Kütahya’da iken Çavuş olmuştur Vakit, 1922’den aktaran Uyanıker, 2007. Takım çavuşluğu da yapmış olup, Osman oğlu Nazım’ın birinci çetesinde de görev yapmıştır. Umurlu Harbi’nde yaralanan Tasvir-i Efkâr’, 1919’dan aktaran Uyanıker, 2007 Ayşe Çavuş, büyük oğlunu Demirci’deki savaşlarda, küçük oğlunu ise I. ve II. İnönü Savaşları’nda şehit vermiştir Cumhuriyet, 1925’ten aktaran Uyanıker, 2007. Şerife Ali Kübra ?/? Aydınlı olan Şerife Ali Kübra diğer bir kadın Milli Mücadele kahramanı olan Çete Ayşe’nin silah arkadaşıdır. Nişanlıyken rüyasında Çete Ayşe’yi görmüş ve ertesi gün savaşa katılmak istediğini babasına söylemiş, hayır’’ cevabını alınca da babasının kıyafetlerini giyinip babasına “Ülkem düşman işgalindeyken ben nasıl evlenip çocuk sahibi olabilirim? Şimdi düşmanı kovma vakti, sağ kalıp geri dönersem evlenirim, çocuklarım olur.” demiş ve önce Çete Ayşe’ye sonra da Yörük Ali Efe’nin çetesine girmiştir. Daha sonra Çete Ayşe’nin ve Ayşe Çavuş’un da katıldığı Umurlu’daki Sancaktar Ali Efe grubuna katılmıştır. Burada dâhil olduğu çeteyle ilk olarak Kepez sırtlarında düşmanla savaşmışlardır. Savaştan sonra kendisine maaş bağlanmak istenmiş ama o “Vatanı kurtarmanın karşılığı olmaz” diyerek maaşı kabul etmemiştir Karabulut, 17 yaşında bir genç kız olarak Köşk’te asker olmuştur Tasvir-i Efkâr’, 1919’dan aktaran Uyanıker, 2007 101. Tarsuslu Kara Fatma ?/? Batı Cephesi’nde yararlılık gösteren diğer bir kadın kahraman, Tarsuslu Kara Fatma’dır. Kara Fatma’’ lakaplı ve asıl adı Adile olan bu kadın kahramana Adile Onbaşı’’ diye hitap edilirdi. Yaklaşık 10 kişilik çetesiyle Afyon Muharebelerine katılmış ve Tarsus’un kurtarılmasında büyük fayda sağlamıştır Kadın Kahramanlar, İstiklâl Harbi’nde gösterdiği yararlılıktan dolayısıyla Tarsuslu Kara Fatma’ya madalya verilmiştir Tansel, 1991. Nazife/Nafize Kadın ?/? İstiklal Harbi sürecinde yararlılık gösteren diğer bir kadın kahraman Manisa’nın Demirci ilçesinden olan Nafize Kadın’dır. Yunan Ordusu 9 Mart 1922’de Çanakkale Bigadiç civarını kuşattığında, Türk askerlerine yiyecek sağlayarak lojistik destek vermekteydi. Bu süreçte Yunan askerlerinin işbirliği teklifini reddetmiş ve işkence yapılarak öldürülmüştür Yalman, 2007. Asker Saime Münevver Saime ?-1951 Yunanlıların İzmir’i, İtilaf Devletleri’nin ise İstanbul’u işgal ettikleri sırada öğrenciydi. 22 Mayıs 1919 tarihinde Kadıköy Mitingi’nde yaklaşık 20 bin kişiye yaptığı konuşma nedeniyle tutuklanmış ve sonrasında yaralanmıştır Kadın Kahramanlar, Kadıköy Mitingi’nde “Bir gün gelip de oğlum bana, Ben neyim?’ diye sorduğu gün, ona semalardan haykıran bir melek gibi Büyük Bir Tarihe Sahip Bir Türksün’ diye cevap vereceğim” Yalman, 2007 demiştir. Mitingde konuşmacı olarak Münevver Saime dışında Halide Edip ve Hayriye Melek Hanımlar da bulunmuştur Enginün, Cumhur ve Özdemir, 1983’ten aktaran Sarıçoban, 2017 1334. Saime Hanım İstanbul-Ankara arasındaki istihbarat için görevlendirilmiştir. Garp Cephesi’nde, özellikle cephe gerisinde, istihbaratta önemli görevler almış ve asker Saime diye anılmıştır Tansel, 1991. Bu görevi sırasında sol kalçasından yaralanmış ve sonrasında İstiklâl Madalyası’yla ödüllendirilmiştir Yaraman, 2001’den aktaran Uyanıker, 2007. Gül Hanım ?/? Erzurumlu olduğu bilinmektedir Sarıhan, 2010. Yunan Ordusu Ankara’ya yaklaşırken önce Kazım Karabekir, sonra da Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk ile görüşüp orduda görev istemiştir. Mustafa Kemal Paşa’dan onay alınca İsmet Paşa’nın talimatıyla I. Ordu’ya katılmış 9 Eylül ve Bayraklı’da, 2017, Büyük Taarruz’dan bir gün önce bütün birlikleri dolaşıp askere tek tek yemin ettirmiştir Sarıhan, 2010. Büyük Taarruz süresince askeri cesaretlendirmiş ve askerle birlikte yürüyüp, savaşmıştır. Ayrıca, 9 Eylül 1922’de I. Ordu’yla birlikte İzmir’e girenler arasında yer almıştır. Gül Hanım, bu süre boyunca yüzünde hep beyaz bir tülbent bağlayarak görülmüştür. 9 Eylül 1922’den sonra Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruz’un bu kadın mücahidine bir ev ve bir arazi hediye etmiştir. Sonradan Yurdaköle soyadını almıştır 9 Eylül ve Bayraklı’da, 2017. Batı Cephesi’nde mücadele etmiş ancak haklarında çok fazla bilgi bulunmayan kadınlarımız da vardır. Bu kadınlarımızın bir kısmı, Gazi Mustafa Kemal’in Kağnı Müfrezesi’nde savaşmış ve İnönü Savaşı’na katılıp madalya almaya hak kazanmışlardır. Madalya almaya hak kazanan bu kadınlarımızın isimleri şunlardır İnan, 1981 47; Sürmeli, 2015’ten aktaran Demircioğlu 118-119 İnönü’ye bağlı Kurgun köyünden Ali Kızı Âlime, İnönü’nden ise Besime Kızı Şükriye, Musa Kızı Ayşe, Hacı Osman Kızı Fatma, Mehmet Ali Kızı Hafize, Mehmet Kerimesi Ümmühan, Kara Bektaş Kızı Fatma, Veli Onbaşı Kızı Ayşe, Ali Kızı Ayşe, Molla Hasan Kızı Fatma, Hacı Mustafa Kızı Fatma ve Molla İbrahim Kızı Fatma. Güney Cephesinde Savaşan Kadınlar 1920-1921 yılları arasında Urfa, Antep, Maraş, Adana ve havalisinde Fransızlar ve Fransız Ordusu’nda görev yapan Ermenilerle yapılan muharebeler Güney Cephesi muharebeleri olarak tanımlanmaktadır Güllü, 2017. Batı Cephesi’nde olduğu gibi bu cephede de Türk kadınları erkeklerin yanında gerek cephe gerisinde ve gerekse cephede düşmana karşı mücadele vermişlerdir. Bu kadınlarımızın bir kısmı aşağıdaki gibidir; Tayyar Rahmiye 1890-1920 Tayyar Rahmime, Osmaniyeli olup 1920’de Güney Cephesi’nde 9. Tümen’de bir gönüllü müfrezenin komutanıydı. 1920 yılının Şubat ayında Hasanbeyli civarındaki Fransız kuvvetleriyle yapılan savaşa müfrezesiyle beraber katılarak keşif ve kundakçılık yapmıştır Tong Yabgu, aktaran Demircioğlu, 2018. Lakabını alması hakkında iki farklı bilgi mevcuttur Birincisine göre; savaş sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını kurtarmak için korkusuzca ileriye atıldığı için kendisine “Tayyar uçan Rahmiye” lakabını almıştır Kadın kahramanlar, İkinci bilgiye göre ise cephede şehit olan arkadaşlarının bedenlerinin düşman tarafından çiğnenmemesi için cesaret göstererek cepheden fırlayarak ateş altındaki yerden ar­kadaşlarından birini sırtlamış ve geri dönmüştür. Bu olayın üzerine kendisine uçan anlamına gelen “Tayyar” lakabı verilmiştir. Rahmiye Hanım, Fransızlara karşı taarruza geçildiğinde askerler duraksayınca “Ben kadın olduğum halde ayaktayım da sizler erkek olarak yerlerde sürüklenmeye utanmıyor musunuz!” diyerek müfrezeyi harekete geçirmeyi başarmış ve aynı gün şehit olmuştur Doğan, 2019. Bitlis Defterdarı’nın Hanımı ?/? Bu kişinin Kara Fatma Şimşek adıyla anılan kişiyle aynı kadın olduğu bilinmekle beraber asıl adının Yemine Vardarlı olduğu bilgisi de mevcuttur Sürmeli, 2015. 21 Ocak 1920’de Maraş Fransızlar tarafından işgal edilince bölge halkı direnişe geçmiştir. Bunlar arasında yer alan Bitlis Defterdarı’nın Hanımı, Kayabaşı Mahallesi’nde düşmanın hazırladığı mazgala yaklaşarak sekiz düşmanı öldürmüştür. Sonra erkek elbisesi giyerek milis kuvvetlerine katılmış ve mücadeleye devam etmiştir Kadın kahramanlar, Gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle Amasya Anadolu Kadınları Müdafaa-i Hukuk-ı Vatan Cemiyeti Başkanı, kendisine bir kutlama telgrafı çekmiş ve cemiyet üyelerinin kendisine “Türk Mücahidesi” unvanını verdiğini belirtmiştir Baykal, 1996’dan aktaran Alpaslan, 2015 20. Kılavuz Hatice /Hatice Hatun/Hanım ?/? Adana ve yöresinde Fransızlara karşı mücadele vermiştir. 8 Mayıs 1920’de Milli Kuvvetler Pozantı’da kadın, erkek ve çoluk çocuk taarruza başlamış ve Fransızlar karşı koyamayarak geri çekilmeye başlamışlardır. Hatice Hanım bu sırada Tekir Yaylası’ndan Mersin’e ulaşacak en kısa yolu soran Fransız Askeri Kuvvetleri’ne kılavuzluk ederek onları Türk askerlerinin mevzilendiği Karaboğaz’a doğru götürmüştür Yalman, 2007. Bu süreçte yanlarından bir bahane ile ayrılarak yaklaşık 100 Türk askerini Karaboğaz’ın iki tarafına yerleştirmiştir. Bu hareketiyle Fransızlara ani bir baskın düzenlemiş ve sayesinde dokuz subay ve 550 Fransız askeri esir edilmiştir Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Gaziantepli Yirik Fatma ?/? Antepli olan Yirik Fatma, Antep savunmasında Fransızlara karşı savaşmıştır. Fransızlar, 5 Kasım 1919’da Antep’i işgal etmeye başlamış ve 1920’nin başında ünlü Antep savunması başlamıştır. Bu savunmaya Şaraküstü Mahallesi’nden Yirik Fatma da katılmak istemiştir. Ancak, Fransızlara karşı mücadele eden erkekler onu yanlarında istememişlerdir. Bu durum karşısında Yirik Fatma bu kişilere karşı “Benim kanım sizinkinden daha mı şirindir?” diyerek karşı gelmiş ve mücadeleye katılmıştır Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Doğu Cephesinde Savaşan Kadınlar Milli Mücadele Dönemi’nde düşmana karşı savaştığımız diğer bir cephe Doğu Cephesi’dir. Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya’da Ermenilerle yapılan muharebeleri içermektedir Üçüncü, 2014. Diğer cephelerde olduğu gibi bu cephede de kadınlarımız mücadelelerini vermiştir. Bu cephede mücadele eden kadınlarımızın bir kısmı aşağıdaki gibidir; Süreyya Sülün Hanım ?/? Süreyya Sülün, Erek Kasabası’nda bulunan 500 kişilik milis güçlerine katılarak Ermenilere karşı vatan savunmasına katkı vermiştir. Bu kahramanın da içinde bulunduğu kuvvetler, Iğdır civarında Ruslardan asker ve lojistik destek alan Ermenilerle çarpışmışlardır. Yoğun çarpışmaların yaşandığı bu bölgede üç kardeşini şehit vermiştir. Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018 116. Milli Mücadeleye Lojistik Destek Veren Kadınlarımız Milli Mücadele Dönemi’nde bizzat cephelerde savaşarak Türk bağımsızlık mücadelesine destek veren kadınların yanında, cephe gerisinde ordu ve askerlerimize lojistik destek veren kadınlarımız da bulunmaktadır. Bu kadınlarımızın bir kısmı aşağıdaki gibidir; Şerife Bacı 1898-1921 Kastamonulu olup 1921 Kasım’ında önce Kastamonu’ya, sonra da Ankara’ya iletilmesi gereken cephaneleri kağnıya yüklemiş ve bebeği Elif’i de kucağına alarak yola çıkmış ancak gece Kastamonu’nun kışla önünde donarak şehit olmuştur Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Kastamonu’nun Seydiler İlçesi’nde adına bir anıt dikilmiş ve bir caddeye adı verilmiştir. Ayrıca, Kastamonu Hükümet Konağı’nın önüne ve İnebolu’da da bir parka Şerife Bacı Anıtı dikilmiştir Çavdar, 2015 65. Hafız Selman İzbeli ?/? Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından biri olmasının yanında Kastamonu’nun ilk kadın meclis üyesidir. Atatürk’e olan hayranlığı ile bilinmektedir ve kendisini “Cumhuriyet Kadını” olarak tanımlamıştır Köksal, 2010. Kurtuluş Savaşı’nda Kastamonu’daki bütün kadınları toplayarak asker için çorap, kazak ve fanila ördürmüş ve cepheye göndermiştir. Asker Kastamonu’ya geldiğinde ise hepsini karşılayarak karınlarını doyurmuştur Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Naciye Hanım ?/? Asrî Kadınlar Cemiyeti üyesidir. 20 Mayıs 1919’da İstanbul Üsküdar’da düzenlenen mitinge katılmış ve söz alarak bu vatan savunmasında kadınların da erkekler gibi mücadele içerisinde olacağı konusunda teminat vermiştir Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018 117. Tayyibe Hatun ?/? Ayşe Hatun olarak da bilinmektedir. Cepheye cephane götürürken kucağında sekiz aylık kızını, omuzunda ise mermisini taşıyordu. Bebeğinin ağlamasından ve düşmanın bunu fark etmesinden korkan Tayyibe Ayşe Hatun bebeğini göğsüne bastırmış ve fark etmeden onu şehit etmiştir. Oracıkta bebeğini yere koyarak üzerini bayrakla örtmüş ve cephanesiyle yoluna devam etmiştir Köksal, 2010. Sultan Hanım ?/? Adanalı olan Sultan Hanım, ana bölgede savaşan askerlere lojistik destek sağlamıştır. Adana bölgesinde çarpışan direniş güçleri geçici olarak Toros Dağları’na geri çekilirken, Sultan Hanım da inekleriyle beraber onlara katılmıştır. Çete dağda kaldığı sürede ineklerinden sağdığı sütle Türk askerlerini beslemiştir ve askerler onu büyük bir sevgi ile “ana” diye çağırmıştır Ötüken Ormanının Filizleri, 2016’dan aktaran Demircioğlu, 2018. Zeliha Faika Ünlüer 1894-1981 Milli Mücadele’de Erzurum’da kadınları Muradiye Camisi’nde toplayarak ulusal bilinci ve vatanın savunmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmıştır. Cumhuriyet devrimlerinin halk içinde yerleşmesinde büyük çabalar göstermiş ve ilk şapka giyen kadın olmuştur Belge 10’dan aktaran Akyüz, 1999. Milli Mücadele sürecine katılıp ve haklarında çok fazla bilgi olmayan ancak, Milli Mücadele Dönemi ve daha sonra yazılan kitap ve hatıralarda isimleri geçen kadınlarımız da bulunmaktadır. Bu kadınların bir kısmı şu şekildedir; Maraşlı Senem Ayşe Kadın ?/? Türk İstiklal Harbi, 1966’dan aktaran Uyanıker, 2007 125; Şehime Korucuoğlu ?/? Konya’da düşmana karşı Türk askerlerini evinde saklayarak kahramanlık göstermiş ve İstiklâl Madalyası’yla ödüllendirilmiştir Korucuoğlu, 1990’dan aktaran Uyanıker, 2007 127; Toroslar’da Sultan Ana, Tozkoparan Müfrezesi’ne mensup Ulaşlı Hanım ?/?, Gamacı Fatma ?/?, Milis çetelerle birlikte görev yapan Zeynep Hanım ?/? Toros, 2001’den aktaran Uyanıker, 2007 127; Trakya’da Havva ?/? ve Zehra Hanım ?/?, Van’lı Güllü Bacı ?/? ve Mersin mücahitlerinden Safiye Nine ?/? Uyanıker, 2007 127-128. Sonuç Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlayan Milli Mücadele Hareketi 1919-1923, geçen yüzyılda Türk Milleti’nin bağımsızlık mücadelesi olarak tarihe geçmiştir. Toplumun topyekûn ölüm kalım mücadelesinde seferber olduğu bu dönemde halkın çoğunluğunu oluşturan kadınlar da bu mücadelenin kazanılmasında büyük gayretler ve fedakârlıklar göstermişlerdir. Eşini, çocuğunu hatta kendini feda etmesinin yanında, asil Türk kadını hemşire, hasta bakıcı, aşçı, terzi, üretici, hatip, örgütleyici, cemiyet başkanı, lider, fukara annesi, dernek üyesi ve asker olarak birçok rolü üstlenmiş ve zor koşullarda ülkesine tam destek olmuştur. İstiklal Harbi’ndeki mücadelesiyle Türk kadını ne kadar cesur, başarılı, kararlı, azimli, cevval, gözü kara, fedakâr, şefkatli ve güçlü olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur. İsimleri tarih sayfalarına sıkışıp kalan bu kadınlar tarih yazımında, öğretim programlarında ve ders kitaplarında daha fazla temsil edilmeli ve yeni neslin eğitiminde rol model olmalıdırlar. KaynakGlobal Savunma Dergisi Soru Cevap9 ay önce1 Cevap179 Kezmilli mücadele döneminde yapılan fedakarlıklar ile ilgili araştırma sorusunun cevabı nedir? Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin. İşte Cevaplar Cevap Merhaba,Milli mücadele zamanında kadınlar da dahil yaşlı çocuk denmeden bu ulusun bağımsızlığı için mücadele verilmiştir, insanlar karda, soğukta, açlıkta savaşmış, kadınlar sırtlarında cephane taşımış, ayaklarında ayakkabı olmadan insanlar cephelere koşmuştur. Bu topraklarda dökülen kanın haddi hesabı yoktur, bu vatan çok zor kazanıldı. Bu cevaba 0 yorum yazıldı. Soru Ara? den fazla soru içinde arama YazBilgilendirme 2022 yılı YKS, AÖF, AUZEF, ATA-AÖF, AÖL, LGS, AÖO, AÖIHL-MAÖL, YDS, TUS, MSÜ, ALES, KPSS, İSG, YKS, DGS, EUS, TYT, AYT, ADES, ADB, Amatör Denizcilik Eğitimi Sınav takvimleri belli 6. Sınıf Türkçe Atatürk’ün Türk milleti için yaptığı fedakârlıklara örnekler veriniz. konusunu kısaca ve uzun ele Türk milleti için yaptığı fedakârlıklara örnekler veriniz. konusu ile ilgili kısaca bir yazı örneği ;Cevap Yaptığı en büyük fedakarlık zor durumda olan ülkesini göz ardı etmeyip ülkesini kurtarma uğruna hayatını ülkemizin gelişmesi uğruna yaptığı her şey fedakarlıktır. Bu aşamaya gelene kadar cephelerde savaşmış düşman işgalinde olan Anadolu’ya gitmiş başında ödül olmasına rağmen yılmayıp milli mücadele çalışmalarına devam Türk milleti için yaptığı fedakârlıklara örnekler veriniz. konusu ile ilgili uzun bir yazı örneği ;Cevap Milli mücadele döneminde bir çok cephede düşmana karşı omuz omuza savaşmıştır. Vatan bağımsızlığı icin kendisine verilen her görevi kabul etmiş vatanını canından önde tutmuştur. Canını ortaya koymasının dışında ülkesini geliştirmek kalkındırmak için gerçekleştirdiği her projesi bir fedakarlık millette ait olduğu cumhuriyet rejimini kurdu. Demokratik düzen oluşturmaya çalıştı. Kurduğu ülkeyi geliştirmek için projeler yenilikler çalışmalar yaptı. Ekonomi alanında kongreler yaptı metrik sisteme geçişi sağlayıp ticaret yolundaki ortak dile katılmamızı sağladı. Eğitim alanında latin harflerinin kullanılması ortak milli bir müfredata geçişimiz sen yaptığı fedakarlıklar arasında sayılabilir.“ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyen Atatürk yaptığı en büyük fedakarlığın bu vatan uğruna ömrünü harcaması olduğu anlaşılmaktadır. Atatürk’ün Türk milleti için yaptığı fedakârlıklara örnekler Hakkında Soru Sormak İster Misiniz ? Yorum ve Düşüncelerinizin Bizim İçin Ne Kadar Değerli Olduğunu Biliyor Musunuz ? Destek ve Yorumlarınız için Tıklayınız...

milli mücadele döneminde yapılan fedakarlıklar ile ilgili araştırma